Hallstatt, Avrupa’nın En Güzel 10 Köyü’nden biri.. Unesco Mirası Listesi’nde yer alıyor.
Hallstatt’ı ilk “Dünyada Görülmesi Gereken 100 yer” içinde farkettiğimde buraya mutlaka gitmeliyim demiştim. Daha sonra “Avrupa’nın En Güzel 10 Köyü” içinde çıktı karşıma. Birbirinden güzel fotoğraflarını incelediğimde önce “karlar altında en güzel olanı” demiştim. Yeni bir yıla girmek için muhteşem bir lokasyondu. Fotoğraflara baktıkça “baharda da kimbilir ne kadar güzel olur!” diye düşünürken bu sonbahar Kasım ayında kendimi orada buldum.
Hallstatt’a hangi mevsimde giderseniz gidin, büyüleyici bir şekilde karşılayacaktır sizi. Bizim üç günlük Salzburg gezimizin ilk durağı oldu Hallstatt.
Salzburg havaalanından araba kiralayabileceğiniz gibi, otobüs ile de ulaşabiliyorsunuz Hallstatt’a. Tren istasyonunun yakınında bulunan otobüs terminalinin bulunduğu Suedtiroler Platz’tan 150 numaralı otobüse binince son durak olan Bad Ischl’te iniyorsunuz. Yolculuk yaklaşık 1,5 saat sürmekte. Bad Ischl’te, otobüs durağı tren istasyonunun hemen önünde. Bad Ischl’ten tren ile Hallstatt’a ve son olarak feribot ile karşı kıyıya geçiyorsunuz. Bizim tercihimiz araba kiralamaktan yana idi.
Arabaya binip navigasyonumuzu açtıktan kısa bir sure sonra kendimizi görsel bir şölenin içinde bulduk. Dağların eteklerinde süzülürken karşımızda ve yol kenarlarında sarıya kızıla boyanmış ağaçların yemyeşil kırların tablo gibi Avusturya köylerinin arasından ilerliyorduk. Hafızamıza kazımaya çalıştığımız bu kareleri zaman zaman durup fotoğraflerken sanki doğa bizi Hallstatt’a hazırlıyordu. 1.5 saat süren yolculuğumuzda nefes kesen bir manzara karşısında hepimiz yolun ortasında kendimizi arabadan dışarıya attık.
Hani bazı anlar ya da yerler vardır anlatılmaz yaşanır. İşte Hallstatt öyle yerlerden biri. Fotoğraflarından çok daha büyüleyici. Hiç vakit kaybetmeyin hemen gidin derim.. Öyle uzun boylu tatil program yapmaya da gerek yok. Birkaç günlük kısa bir tatil sadece orayı bile görmeye değer.
Avusturya Salzkammergut Göller Bölgesi’nde Salzburg ve Graz şehirleri arasında yeralan Hallstatt’a Viyana’dan trenle de ulaşmanız mümkün. Hep diyorum yine tekrarlıyorum, öyle 1.5 saatte gezilebilecek bir yermiş deyip görmüş olmak için gitmeyin, gidin ve yaşayın.. Bölgede neredeyse her evde yatak+kahvaltı veriliyor. Özellikle göl manzarasını gören tepe bir evi tercih ederseniz güneşin doğuşu ve batışı esnasindaki o muhteşem manzarayı kaçırmamış olursunuz.
70’li yıllarda Katolik kilisesi ölülerin yakılmasını onayladıktan sonra bu uygulama durdurulmuş. Hallstatt, dünyanın ilk tuz madenine de evsahipliği yapmakta, dilerseniz burayı da görün derim.
Çiğdem Erkoç Gezi Yazıları’nın sonraki konusu : Corsica