Yiğit Yazıcı: “Sanatçı olmak, insanın tekliğinin farkına varması ve bunu diğer insanlarla paylaşmasıdır.”

0 401

İlk kez 1998’deki “Ayakkabı Dolapları” projesiyle dikkatimi çekmişti. Çalışmalarını takip etmeye başladım. Renklerinin coşkusunu, özneyi çevreden koparma tekniğini, yaşama sevinci veren tuvallerini çok sevdim. Yiğit Yazıcı olumlu, pırıl pırıl bir insan. Atölyesinde geçirdiğimiz saatlerden aşağıdaki sohbeti paylaşıyorum keyifle..

Sanat ve sanatçı tarifiniz nedir?

Sanat hala pek cevaplanamamış bir konu.. Sanatı, temelde seçmek, biraraya getirmek, kendince yorumlamak ve doğayı insanın kendi yarattığı kültüre göre yorumlaması olarak düşünüyorum. En azından benim için böyle. “Sanatçı olunmaz doğulur” lafına çok inanırım. Yetenek her ne kadar sonradan elde edilebilir birşey olsa da sanatkar ruha sahip olmak farklı bir durum. Vazgeçememek ve onsuz yaşayamamak, zoruklara karşı durabilme azmi.. İnsanın en güzel kendini anlama ve anlatma şekli..  Sanatçı olmak, insanın tekliğinin farkına varması ve bunu diğer insanlarla paylaşmasıdır.

İlham aldığınız, sevdiğiniz sanatçılar hangileri?
20. yy sanatını olduğu gibi çok severim. En çok akımın oluştuğu ve Modernizmin anlam kazandığı yıllar.
Picasso’nun sanatçı olarak izleyici karşısındaki duruşu benim için hep farklı bir önemde oldu. Soru soran kişilere verdiği açıklayıcı cevaplar ve modern sanatın ne olup ne olmadığına dair açıklamaları sanat tarihinde önemlidir..
Beslendiğiniz kaynaklar neler?
Hayatımız, dünya üzerine düşünceler, doğanın mucizevi güzelliği beni besler.  Hisler ve “Niye varız?” sorusu renklerin içinde kaybolmamı sağlar.. Hayaller kurmak, kaosun içinde bir güzellik arayışı bazı resimlerimin konularıdır… Doğanın dinamizmi beni çok heyecanlandırıyor. Basit diye görmediğimiz ama hayret edilecek kadar basit ve güzel olan kavramlar.. Şu gibi, şeffaf ama içinde hayatı barındıran..
140 x 140cm,  2014

Hayat amacınızı kendinizi tanıma, oluşturma ve aşmak olarak tanımlıyorsunuz. Sanat çalışmalarınızın size kattıklarından bahseder misiniz?

Kendini tanımak herşeyin başı. Sahip olduğumuz bedenin ve ruhun farkına varmak, bize ait olan yaşama sebebimizi anlamaya çalışmak, geçmişimiz ile yüzleşmek.. ve sonunda kendimizi, hayatı kabul etmek.. Olduğu şekliyle..
Bunların herbiri bir sanatçının hayatında dönemlerdir, her dönemde farklı eserler çıkabilir. Benimki de aynen böyle oldu.. Resim kendimi tanımama yardım etmiştir. Yalnızlık duygumu tuval ile paylaşmaya çalışmışımdır. Aşamaların şahididir resim..
150 x 150 cm, 2014

Katmanlardan oluşan resimlerinizde kendi geliştirdiğiniz aletler var sanırım. Anlatmanızı rica etsem?

Çok uzun bir zamandır el aletleriyle ilgiliyim. Babam ve abim mimar. Tuval üzerinde kullanılmak üzere bazı şablonlar yarattım bunlar cetvellerden mimarların kullandığı çizim aletlerinden esinlenerek ortaya çıktı.
Çalışmalarınızın yıllar içindeki değişim ve gelişimini kendi gözünüzden aktarır mısınız?

Kendini tanıma ilk yıllar, Bu dönemde eskiz defterlerim vardı hep yanımda taşıdığım.. Defterlerde benimle birlikte büyüdüler…Bu esnada okulda idim. Okul eğitimi sizi hem geliştirir hemde kendi özünüzde olandan sizi uzaklaştırır. ben uzun bir zaman eğitimden sonra kendi özümü yeniden keşfetmek için uğraştım. 2009 yılında daha farklı resimler yapmaya başladım ve hala bu çizgide işler yapıyorum.

Sanat – mutluluk ilişkisi nedir size göre?
Sanat herşeyin içinde var. Bir bardakta, bir kıyafette, bir mobilyada.. Doğadaki gibi.. Ağaç yalnızca bizim ahşap masa yapmamız için var değil..  Ağaç aynı zamanda çok estetiktir. Fonksiyon ve estetiğin mükemmel bir birleşimidir. Doğaya bakıp sizi gülümseten neyse sanattakinde de aynı.. Sanat doğadaki mükemmelliği arar.
110 x 120 cm, 2014

“Ben sanattan anlamıyorum” lafı hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Anlamaktan çok hissetmekten bahsedebiliriz. Çiçeğe bakarken de birşey anlamayız. Nedensiz bir şekilde hoşumuza gider. Anlamlandıramayız. Güzel bir koku gibi.. Hayat anlayamadığımız ama sevdiğimiz bir çok şeyi barındırıyor. Akıl ve Duygular hep birbiriyle çatışır hayatımızda.. İkisinin yerini iyi konumlandırmak gerek. ilk defa bir kişi ile tanışırken hissettiğiniz gibi,  önce bir his vardır ve zamanla o kişiyi anlayınca akıl ve  düşünce işin içine girer. Resim hislere hitap eder, sonra sizin kendi içinizde düşünmenize sebeb olur..
Sanat – toplum arasındaki mesafeyi daraltmak adına neler önerebilirsiniz?
Sanatın yaygın olması için yapılabilecek çok şey var. Bu bir devlet politikası olmalı. Sanat düşünen insan yaratır. Düşünen insan bilimde ileri gidebilmiştir. “Uzayda bir hayat var mı?” diye sorabilmiştir. Sanat düşünen insanların artmasında birincil etkendir. Müzeler, belediyeler, okullar… Yapılabilecek çok şey var. Ben konuşmaya çalışırım insanlarla… anlatmaya üşenmem..
130 x 160 cm, 2014

İstanbul’unuzu beş duyunuzla tarif edin desem..

İstanbul… Boğaz’ın kokusu,  balığın en lezzetli olduğu yer, vapurların sirenleri, simite dokunmak, güneşin Sultanahmet’ten batışı.. Bir de Galata’dan eski İstanbul’a bakış..
İstanbul için bir hayal projeniz var mı?
Birçok sanatçının, bir arada çalışıp birlikte üretebileceği bir alan yaratmak,  izleyicinin gelebileceği bir ortak yaşam alanı yaratmak istiyorum İstanbul’da.. Bunun için büyük bir alana ihtiyaç var. İstanbul insanının sanatçısının buna ihtiyacı var..
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.