Hakan Bayer: Bazen sanatı hayatın içerisinden çıkarmış gibi düşünüyorum.. geriye zevk alacak pek bir şey kalmıyor.

0 424
Ressam Hakan Bayer, izleyicinin sanat çalışmalarını beğenirken, hatta beğenmezken duyduğu heyecanın mutlu olmak için yeterli bir sebep olabileceğini düşünüyor..
Resim çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız?

Resim çalışmaya lise yıllarında başladım. Lisedeki resim hocam yetenekli olduğumu ve çalışmaya devam etmem gerektiğini söylemişti.. Okul bitince profesyonel bir eğitim alarak bir yandan resim yapmaya, bir yandan da akademiye hazırlanmaya başladım. İki yıl grafik tasarım eğitimi aldım. Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni kazandım. Şu an çalışmalarıma İstanbul’da devam ediyorum.

Çalışmalarınızın zaman içinde değişim ve gelişimini kendi gözünüzden  aktarabilir misiniz?
Çoğu sanatçıda olduğu gibi, benim çalışmalarım da zaman içerisinde kendimi geliştirmemle paralel olarak ilerliyor. Bu gelişim her açıdan olmalı. Bilgi ve teknik olarak.. Hayata ve dünyaya nasıl baktığınıza kadar. Bunlar birleştiği zaman sorgulama biçiminiz de değişiyor. Kendinize yeni bir dil oluşturuyorsunuz.  Önemli olan bunları ne kadar ileriye taşıyabileceğiniz.

Çalışmalarıma aynı tarz içerisinde devam etmiyorum. Değişebiliyor. Muhakkak her sanatçının belli dönemleri vardır.. Benim projelerim var. Bu doğrultuda çalışıyorum. Malzememi, tekniğimi buna göre seçiyorum. Daha önceleri alternatif malzemeler kullanırken, figüratif resim yaparken,  son zamanlarda soyut resimle devam ediyorum. Sorgulamam ve anlatım biçimimi bu şekilde kurguluyorum. Nasıl baktığımla, kendimi ne kadar geliştirdiğimle alakalı bir durum bu.

Son resim serinizin öyküsü nedir?
Son resimlerim, üzerinde yaşadığımız kara parçasıyla yani yeryüzünün bütünüyle alakalı resimler. Sürekli biçimini değiştirmeye çalıştığımız ve manipüle ettiğimiz yeryüzü giderek varoluş sürecindeki öz biçimden uzaklaşıp, bizim yeniden kurguladığımız ve kendi doğallığının dışında hiç alışık olmadığımız birer geometrik biçim olarak karşımıza çıkıyor.

Evet değişim kaçınılmazdır, fakat bu değişime fazlasıyla müdahale ederek kendi doğal sürecinin dışına itmek bana tehlikeli ve ürkütücü geliyor. Bu yeni genetik uygulamalarla varedilen yeni hayvan türleri gibi bir şey oluyor. Maalesef bunu yeryüzüne de yapıyoruz. Bu yüzden son dönem çalışmalarımın başlığının “Yeni Kıtalar-Yeni Yeryüzü Biçimleri” olduğunu söyleyebilirim. Kısaca böyle açıklayabilirim.

İlham kaynağınız, beslendiğiniz öğeler nelerdir?
Üretim sürecimi etkileyen çok şey var.  Beni sorgulamaya iten, heyecanlandıran, gördüğüm, yaşadığım ve hayatıma kattığım yeni bilgiler iyi birer kaynak oluyor. Ama ortaya bir şeyler koymak için bir ilham kaynağının oluşmasını beklemiyorum. Yeni bir çalışmaya başlarken, çalışırken ve bitirirken yaşadığım süreç ve heyecan benim için iyi bir enerji kaynağı.

Hangi sanatçıların hangi eserlerini beğenirsiniz?
Uzun cevaplı bir soru. Çok var.. Saymaya Leonardo Da Vinci tasarımlarından başlayabilirim.. Michelangelo’nun “Chapelle Sixtine” tavan resimleri, Hieronymus Bosch’un “Dünyevi Zevkler Bahçesi” ve daha birçok resmi,

Cézanne’ın “Sainte-Victoire Dağı”, Picasso ve Braque’ın resimleri.. Modigliani’nin “Liseli Kız”ı (Röprodüksiyonunu yaptığım resimlerden biridir)..

Osman Hamdi Bey, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Mihri Müşfik’in yaptığı portreler..  Adnan Çoker,  Zekai Ormancı, Güngör Taner soyutlamaları. Burhan Doğançay’ın “Mavi Senfoni”, Mehmet Güleryüz’ün “Düşüş”, “Yarış Arabası” ve daha birçok resmi. Cemal Arslan resimleri, Nur Koçak’ın “Fetiş”i..

Van Gogh’un otoportreleri. Emilio Vedova’nın “Registrazione Cicli” serisi..  Anselm Kiefer enstalasyonları.. Artemisia Gentileschi resimleri, John William Waterhouse – “Shallot’un Leydisi”, Caravaggio – “Judith’in Holofernes’i Katledişi”..

Fahrelnisa Zeid’ın soyut kompozisyonları. Frida Kahlo resimleri.. Gerhard Richter – “Meditation”.. Rembrandt – “The Night Watch”,  Oliver de Sagazan performans ve videoları. Çok fazla var.. Şimdi aklıma gelmeyenler ve ismini hatırlayamadığım çalışmalar, resimler..

Sanat ve sanatçı tanımınız nedir?
Sanatın ve sanatçının tanımını sanıyorum ben yapamam.. Sanatı genel bir başlık olarak değerlendirebiliriz. Sanatın tanımı dönem dönem, hatta kişiden kişiye göre değişiyor. Önemli olan sanatçıdır ve bu da yaklaşım tarzınızla ve ortaya koyduğunuz fikirlerle alakalı bir durumdur. Birçok insan arkasında bişeyler bırakmıştır. Sanatçının da yeni bir estetik anlayışı ve yeni bakış açıları bıraktığını söyleyebiliriz. Bunun cevabını sanıyorum zaman verecek. Bu bütünlük üç ayak üzerinde devam ediyor (sanatçı – sanat eseri – izleyici ). İzleyiciyi sanat eserinin varlığının devamı ve kendi amacına ulaşması ve güçlenmesi açısından çok önemli buluyorum. Bir tanımlama yapamam..


Sanatın günlük yaşam ve mutluluk ile ilişkisi nedir sizce?

Hayatın vazgeçilmez, önemli ögelerinden biridir sanat. Bazen sanatı hayatın içerisinden çıkarmış gibi düşünüyorum..  geriye zevk alacak pek bir şey kalmıyor. Bu tabii ki bütün sanat dallarını kapsayan bir şey. Sanatsız bir toplumun da varlığından söz etmemiz mümkün değil.. Yıllar boyu toplumların hikayelerini yazar. Geçmişte olduğu gibi günümüze de tanık olmayı başarmıştır sanat. Mutluluk kavramı karşılıklı duyulan heyecanla alakalıdır.. Biraz sizin eserlerinize duyduğunuz heyecan, yaparken, araştırırken.. İzleyicinin de o çalışmaları sorgularken, beğenirken, hatta beğenmezken duyduğu heyecan ve yaklaşım  mutlu olmak için yeterli bir sebep olabilir.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.