Nilgün Sabar’ın resimlerinde ince ve kat kat sürülmüş boya alanları, duygusal olarak bilinçaltındaki derinlik arayışının plastik dışavurumu..

0 217
 

Nilgün Sabar’ın “Gizli Pencere” sergisi, 16 Aralık 2015 – 16 Ocak 2016 tarihleri arasında Armaggan Art & Design Gallery’de gezilebilir.

Sanatçı, psikolojik, kişisel duyarlılıklarından yola çıkarak yaşama, varoluşa ve ölüme dair hislerini, gerek kolektif semboller, gerekse kendi sembolleriyle resmetmiş. Sergisinin adı “Gizli Pencere”, kendi bilinçaltına ve tüm insanların bilinçaltına açılan kapının kendi personalarından farklı, zamansız, masalsı, durağan ve romantik iz düşümünün ifadesidir.

Diptik tualler, sanatçının sembol dünyasında bazen olması gereken veya olanı, iç ve dış dünya farklılıklarını ve bazen de korunaklı bir iç dünyanın içindeki ana rahmi konforunu işaret ediyor. İnsanın modern hayatın içinde personasıyla natürü arasında ikiye bölünmüşlüğünü, karanlık ve aydınlık yüzünü temsil ediyor.

 

 “Abraxas, tanrıyı ve şeytanı, aydınlığı ve karanlığı içinde barındıran bir tanrıdır, aydınlık ve karanlığı keşfetmeden, kendi gizli penceremizi aralamadan bütün olamayız, tüm ruhsal şifa o bütünlükte gizlidir. Sergi, kendi içimizde gizli olana dairdir.” diye konuşan sanatçı, son sergisinin öyküsünü, “Tüm bütünlükte var olan aydınlık ve karanlığın kardeşliğinin, birlikteliğinin, kabulünün romantik bir pencereden ifadesi..” şeklinde açıklıyor..



Eserlerinizdeki sembollerin izleyici ile buluşması hakkındaki gözlemleriniz nedir?
Bakılan işin herkesin duygu ve imgesel dünyasında değişik alanlara hitap ettiği yorumlar alıyorum . Zaten yapmak istediğim de buydu. Hikaye değil duygu aktarımı olmasıydı.

Çalışmalarınızın zaman içindeki değişim ve gelişimini kendi gözünüzden aktarabilir misiniz?Zaman içinde duygular olgunlaşmaya basladıkça ona paralel teknik de gelişiyor ve sonrasında sadece vermek istediğiniz duyguya korkusuzca odaklanabiliyorsunuz.

İlham kaynaklarınızdan bahsedebilir misiniz?
Doğa, insan ve insan psikolojisi, varoluş, ölüm ve diğer tüm zıt kavramlar ilgimi çeker.

Sanat ve sanatçı tanımınız nedir?
İnsanda sevindiren, üzen, korkutan, duygu yoğunluğu yaşatan, ruhumuzdan dışarı fırlamaya hazır, olumlu-olumsuz her türlü hissiyat sublime edilip diğer insanların beş duyusuna hitap eden bir şekle büründüğünde, izleyeni duygularıyla temas haline geçirdiğinde sanat halini alır. Yapan kişinin bu işte devamlılığının olması ise onu sanatçı, ortaya çıkanı sanat yapıtı haline getirir.


Beğendiğiniz eser ve sanatçılardan örnekler verebilir misiniz?
Farklı teknikler ve stillerde çalışan birçok sanatçı ilgimi çekiyor. Jackson Pollock, Gerhard Richter, Frida Kahlo, David Hockney, Orhan Peker, Hale Asaf duygusal ve teknik anlamda feyz aldığım sanatçılar. Özellikle Richter’in portrelerini beğeniyorum..

Türk sanat izleyicisi hakkındaki düşünceleriniz nedir?
Türk insanını daha çok sanatla buluşturup hem yapan hem izleyen haline getirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Sanatın günlük yaşam ve mutluluk ile ilişkisi nedir sizce?
Sanat yapmak toplumun ruh sağlığını düzeltir, sanat tek başına bir rehabilitasyondur.

İstanbul’u beş duyunuzla tanımlamanızı rica etsem… 
Yeşil bir İstanbul hayalim.. O yüzden pek mutlu duygularım yok açıkçası.. Deniz kokusuna egzos karışmış, korna sesleri ağaçların hışırtısını bastırmış.. Ama kışın kestane, yazın ıhlamur tadı, kokusu var hala damağımda, burnumda.. Dokunmak istemeyecegin kadar kalabalık bir insan sürüsünün arasına dalıp hırpalanmaktansa eve kaçma arzusu yaratıyor, yoruyor bu şehir beni, kaçasım var İstanbul’dan.. Ama uzaktan seviyorum..

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.