Nurdan Likos: “Dünyaya kadın eli değse daha güzel olacak, bir sonraki nesillere “bayandan az kullanılmış dünya” diye bırakırız… “

0 364
“Yapabilirim”, 170 x 140 cm., tuval üzeri akrilik
Nurdan Likos’un resimlerinde dönüşen, dönüştürülen dünyada kadının gücünü de, güçsüzlüğünü de gördüm… İzlediğinizde bazen kendinizi, bazen başkasını, bazen de başkası olmaya ya da olmamaya çalışan kendinizi göreceksiniz…  Contemporary öncesi konuştuk sanatçıyla..
 
Resimlerinizden yola çıkarak soruyorum. Kadını özgürleştiren faktörler nelerdir?
Kadın ilk çağlarda daha özgürdü; avcılıkla, toplayıcılıkla yaşamını idame ettiriyor, kimden çocuk doğuracağına da kendisi karar veriyordu. Kendi hayatını idame ettirebilen kadının yaşamak için kimseye bağımlılığı yoktu. Bunu takip eden süreçte kadınlar, erkekler tarafından sahiplenme içgüdüsüyle mağaralara kapatılarak (dış mekandan koparılıp iç mekanlarda yaşatılarak) kendi malları haline getirildi. Bu durumda da erkekler doğacak çocuklarının ve kadının ihtiyaçlarını gidermekle yükümlü hale geldiler. Böylelikle kadının özgür olduğu dış dünyadan kopuşunun temelleri atıldı; erkeklerde de mülk edinme kavramı ihtiyaçtan ötürü oluşmaya başladı.
 
Tüm bunları günümüzle ilişkilendirmek istediğimde, ilkel toplumlarda mağaraya kapatılan ve avcılık yeteneği elinden alınan kadınla, günümüzde ayakları üzerinde duran kadınların engellenmesi arasında hiç bir fark yok. İlkel çağdaki durumun modern çağda evrimleşmiş halini yaşıyoruz. Bu evrimin en önemli etkeni de ekonomik özgürlüğünün (avcılığın/dış dünya ile bağının) kadının elinden alınmış olmasıdır.
 
İlkel dönemlerdeki ataerkil yapının, dinler üzerindeki etkisinin kadın üzerinde devam eden; kadını daha saklayan, sosyal yaşamdan koparan, dış dünyadan uzaklaştıran yapısı kadın özgürlüğünde büyük engeldi. Eğitim seviyesinin yükselmesi, okuma-yazma oranının artması, bilimin hizla ilerlemesi ve gelişmesi sonucunda dinlerin dogmadan çıkıp sosyolojik ve felsefik bir boyuta ulaşıyor olması kadın özgürlüğünün geri kazanılmasında önemli faktörlerdendir.
Kadının özgürlüğü neden engellenmek isteniyor?
Erkek dünyasının kadının gücünü keşfetmiş olması ve bu gücü elinde tutmak için kadını pasifize etmek istemesi yüzünden..

 

“Toplan Gidelim”, 170×140 cm., tuval üzeri akrilik

 

 
Sizi kadını resmetmeye iten nedenler nelerdir?
Kendim! İstanbul’a gelirken aldığım kararlar hayatımı değiştirdi. Kararlarımın sonuçlarını sorguladığımda, seçimlerimin yaşam şeklimi nasıl değiştirdiğini farkettim. İki farklı hayatı düşünüp kendime “acaba mutluluğum değişecek miydi?” diye sorduğumda verdiğim cevap “hayır”dı. Çünkü seçimlerim doğrultusunda evrimleşecek ve yaşadığım şartlarda mutlu olacaktım.
 
Bir şeyler iyi gidiyor sonra kötü bir şeyler oluyorken anlayamadığım bir düzen oluşturuyor ve beni bazen öngöremediğim yerlere götürüyordu. Dünyada acayip bir kaosun olması ama bu kaosun içinde muhteşem bir düzenin varlığı; açlık ve tokluğun, savaşın ve barışın birbiriyle var olmasını kendi yaşam öykümle özdeşleştirdim… Bu da bende kadın ile dünya arasında düşünsel bir süreç başlattı. Dünya bizim ona verdiğimiz zararları nasıl tolere ediyor, yeni düzene nasıl uyum sağlıyorsa; kadın da aynı dünya gibi yaşam sürecine uyum sağlıyordu. 
 
Dünyanın sürekli insan yaşamına uyum sağlar olanakları sunmasını kadının çocuk doğurabilmesi ile eşit görüyorum. Resimlerimdeki kadınların aslında dünyanın ta kendisi olduğunu düşünmek beni hep kadın figürü resmetmeye itti.
 
Dünyaya kadın eli değse hayat daha güzel olacak, onu bir sonraki nesillere “bayandan az kullanılmış dünya” diye bırakırız… bence hoş olur..
Bence de.. Çalışmalarınızı besleyen unsurlar, olaylar ve düşünceler hakkında başka neler söyleyebilirsiniz?
Çalışmalarımı besleyen unsurlar, yaşamın ta kendisi ve yaşarken bana hissettirdikleri.. Kadın bedenini referans alarak yaşadığım evreni tanımaya çalışıyorum aslında.
Resimdeki gelişmenizi anlatmak istermisiniz? Ne zaman ve nasıl başladınız? Nasıl ilerlediniz?
Okul dönemimde resim öğretmenlerim tarafindan özellikle ilkokul öğretmenim Yeşim Salihoğlu ve lise öğretmenim Halide Duman tarafından teşvik edildim. Marmara Üniversitesi’nden 2011 yılında mezun oldum ve gelişim sürecim devam ediyor…
Genç sanatçılar nasıl desteklenebilir?
Öncelikle, sanat öğrencilerinin özgürce üretebilecekleri bir ortam yaratılıp sanat yaşantısına girildiğinde de galerici ve koleksiyonerler tarafından desteklenmesi ilk adım olacaktır.
Genç sanatçıların dünya sanatını görmesine olanak yaratmak ve dünya sanatını-tarihini tanıyabilmesi için devlet ve sanatseverler tarafından destek sağlanması ise bir diğer önemli faktör.
Sizce sanatın ve sanatçının tarifi nedir?
Sanatçının tarifi ile başlamak gerektiğini düşünüyorum çünkü; sanatın oluşabilmesi için sanatçının olması gerekiyor. Varolan sanatçı; üretim yapacak, üretimi sanatı ve tarihi oluşturacak.. Sanatçı için “herkesin baktığını ama göremediğini görebilen” diyebilirim. Sanatçının tarihe düştüğü notların bütününe de sanat.. 
Sanatı mutlulukla nasil ilişkilendirirsiniz?
Sanatı mutlulukla ilişkilendirdiğim tek yer üretim ve süreç aşaması. Bunun resmini yapmalıyım dediğim anların hemen hepsi maalesef acı hikayeler oldu. Resim bittiği andan itibaren de izleyicinin resmimde yaşamdan kötü bir anı yakalayıp onu resmettiğimi ya da resmetmediğimi düşünmesi gibi bir kaygım olmadı. Jean Paul Sartre, Giacometti’nin heykelleri için yazdığı bir metinde “ne yapmak istediğini sadece o bilir, biz bilmeyiz; ama öte yandan, ne ortaya koyduğunu biz biliriz o bilmez” der..  İzleyiciyle buluştuğu anda, insanlar kendilerinden bir şey buluyor ve beğeni alıyorsa, bu da başka bir mutluluk sebebi oluyor tabii ki..

 

“Akışına Bırak”, 170×140 cm., tuval üzeri akrilik

 

 
Hayranlık duyduğunuz sanatçılar var mı?
Sanat üreten herkese hayranlık duyuyorum. Çünkü onların farkettiği şeyleri görmek hoşuma gidiyor. Bazen de kıskanıyorum itiraf edebilirim. Özellikle Tracey Emin’i beğeniyorum çünkü karşımda özgür ve cesur bir kadın sanatçı görüyorum. Tracey Emin dışında performans sanatçısı Maria Abramovic’in videolarına hayranlık duyuyorum.
Sanata yakın durmak, izlemek insana neler katabilir?
Sanata yakın olan insan kötü insan olamaz bence, istisnalar hariç. Uzun zamandır çocuklarla atölye çalışmaları yapıyorum ve onlardan gözlemlediğim kadarı ile söylüyorum bunu. Sanatın her dalının onların hayal dünyalarını ve benliklerini nasıl beslediğini gördükçe bunun aksini düşünmek benim için zor. Bu sebeple özellikle çocukların mümkün olan en erken yaşlarda sanatla buluşturulmaları gerektiğine inanıyorum. Erken yaşta sanatla buluşan insanlar profesyonel yaşamlarında ne yaparlarsa yapsınlar iyi bir doktor, iyi bir mühendis, iyi bir sanatçı ve iyi anne-baba olacaklardır. Çünkü sanat onlara ilk önce kendisi gibi olmayanı, onun gibi düşünmeyeni de anlamayı, en azından anlamaya çalışıp saygı duymayı öğretecektir. Çağımızın en büyük hastalığının kendin gibi olmayanı yok saymak olduğu düşünürsek, uzun vadede daha güzel bir dünya için yatırım gibi bakıyorum buna..
Sanatçının ve sanat izleyicinin birbirine etkileri nelerdir?
Sanatçının sanat üretiminde ve sonrasında alımlayıcıyla (izleyici) gözgöze geldiği andaki duygu yogunluğu.. Hem sanatçıya hem de alımlayıcıya varolma-var etme çabasının karşılıklı verdiği hazzın bir sonraki eser üretimine katkıları.. Devamlılığını devam ettirme çabası birbirlerinin varolması etkenlerini doğurur.

İstanbul’un hangi mekanları daha çok ilginizi çekiyor?
Kadıköy, İstiklal Caddesi, Galata Kulesi… Semtler ve sokakları, mekanlardan daha çok ilgimi çekiyor.
İstanbul için bir hayal projeniz var mi?
Şu an için bir hayal projem yok ama bir gün olursa ben de ‘hayaldi gerçek oldu’ demek isterim!
İstanbul’u beş duyunuzla tanımlamanızı rica etsem?
Vapurdan Boğaz’ı seyretmek, denizin kokusunu almak, kalabalığın sesini duymak, kokoreç ve midyenin tadı ve kedilerimi okşamak benim için İstanbul’un vazgeçilmezleri…

7-10 Kasım 2013 tarihleri arasında Lütfi Kırdar’da açılan Contemporary İstanbul’da, Galeri İlayda’nın standında (Rumeli salonu 406) izlenebilecek Nurdan Likos eserleri, kendi kişisel hikâyesinden yola çıkarak kadınlara ait bir dünyanın mahremiyetini/ günahlarını konu almaktadır. 

Hayatı her kadınınki gibidir. Likos, diğer kadınlardan farklı olarak kendi gerçeklerini resimleriyle görünür kılar. Resimdeki kadın, resmi yaparken kendisidir, galeriye asıldığında izleyen herhangi bir kadın olur. Yatakta, sokakta, bazen de tanımlanmaz bir mekânda kendisiyle hesaplaşma anını izleyenle paylaşır. Ancak sanatçı bunları anlatmak için resimlerinde soğuk bir atmosfer ya da dramatik bir dil kullanmaz. Günahlarını sempatik bir şekilde sunar ve yaşamla dalgasını geçmeye çalışır. O nedenle renkli ve eğlenceli bir kompozisyon kurgusu benimsemiştir.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.