Gülten İmamoğlu: “Sanat gerçeklerle yüzleştirme, düşündürme, sorgulatma, hissettirme aracıdır.”

0 256
Gülten İmamoğlu’nun kişisel sergisi, Yunan mitolojisindeki çift cinsiyetli Hermafrodias’ın adını taşıyor…24 Şubat – 16 Mart arası Artgalerim Bebek’te…
 
Tanrı Hermes ile tanrıça Afrodit’in oğulları Hermafrodit çok yakışıklıdır. Kendisine aşık olan bir  su perisine naz eder. Peri kız bir gün yüzerken Hermafrodit’in karşısına çıkar ve onun boynuna sarılır. Tanrılara onları ayırmaması için yalvarır. Dileği gerçekleşir. İkisi tek bir vücutta varolurlar. Ortaya çift cinsiyetli Hermafrodias çıkar.

Gülten İmamoğlu’nun sergisi, Yunan mitolojisindeki çift cinsiyetli Hermafrodias’ın adını taşımaktadır.

İçgüdüsel olarak içimizde taşıdığımız, güç, huzur, bilgelik içeren eril ve dişil iki kutup birbiri içinde eridiğinde, tam olarak bütünleştiklerinde  kuvvetli ve yaratıcı bir kanal açılır. Bu kanal bir ucundan alıcı, diğer ucundan da eylemci olan bir daire gibidir. Kendi kendini besler. Evrenin tümünü oluşturan şey, dönüp duran ve yaratım gerçekleştiren bir dairedir. Doğu felsefeleri, Yin (kadınsı-alıcı), Yang (erkek-aktif) adı ile evrendeki tüm enerjinin bu iki güçten meydana geldiğini söyler…

İmamoğlu’nun birbirleri içine geçen renklerinde Hermafrodis’i,  eril ve dişil enerjilerin güçlü beraberliğini yakalamak mümkün…

Çok renkli çalışıyorsunuz? Neye bağlıyorsunuz bunu?

Millet olarak rengi çok seviyoruz. Özünde bu yatıyor olabilir. Yine de bu kadar genelleyip kolaya kaçmak istemem. Renk cesarettir aslında. Özünde farklılıkları ve zıtlıkları değerli bulup oldukları gibi kabul ederek saygı duymak yatar. Rengin içine ne kadar çok başka renkler katarsanız o kadar başkalaşır, özünü kaybeder. Her insan içinde enerji dalgaları taşır. Kimi fısıltı gibidir kimi çığlık… Kiminde ahenk vardır kimindeyse kaos… Öz olarak karşıt renkleri dengeli bir biçimde birbirleriyle barışık olarak bir arada tutmayı seviyorum resimlerimde.

Renklere yüklediğiniz anlamlar var mı?

Elbette.. Rengin dilini iyi bilirseniz duygularınızı da o oranda daha doğru yansıtabilirsiniz. Gerçi renk dili subjektiftir ve içgüdüsel olarak gelişir. Sizin için kırmızı aşk iken benim için acıyı ifade edebilir. Kişiden kişiye ya da ülkeden ülkeye değişiklikler gösterebilir. Ama yine de evrensel ortaklıklar var. Benim için, yeşil sonsuz huzuru, turuncu coşkuyu, mavi derinliğin gizemini, mor hüzünü anlatır. Beyaz ise tanımlanamayan bilinemeyen.. ölüm gibi söylenmemiş sözler gibidir.. Sanırım bu kadar ipucu yeterli..

Yaşam felsefenizden söz etmek ister misiniz?

Ben ulu önderimizin dediği gibi, kendimi dinlenmemek üzere yola çıkanlardan biri olarak tanımlayabilirim. Başta annem olmak üzere yakın çevrem bu sözümle ne anlatmak istediğimi çok iyi bilir. “İşinin kölesi olmadan efendisi olunmaz”  temel iş felsefemdir. Hayat dengeleri yıkıp tekrar inşa etme üzerine kuruludur. Hayatta hata yapmadan mesafe katedilemeyeceğini bilirim.. Tüm bunlara ilaveten humanist bir yapım var. İnsan benim için çok değerli, doğa insan kadar değerli..

Sanatın insan psikolojisi üzerindeki etkileri hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Beklenenin aksine sanat insanı sadece mutlu etme aracı değildir. Sanat gerçeklerle yüzleştirme, düşündürme, sorgulatma, hissettirme aracıdır. Bunu yapabilmesi için sanatçının toplum nabzını iyi tutabilmesi ve insan psikolojisini de iyi bilmesi gerekir. Eser ile izleyici arasında iletişim kurulması adına bu gereklidir. İletişim kurulunca da etkileşim başlar. İyi sanatçı iyi bir sosyolog ve psikologdur.

 

Mutluluğun sanatla ilişkisi nedir?

Sanat duyuşsal alemin dilidir. Duyuşsal alemi besler yüceltir. Sanattan uzak yaşayan kitleler hep birşeyleri eksik yaşar ve bu eksikliğin ne olduğunu bir türlü tanımlayamaz. Dinlediğiniz bir müzik içinizdeki tınılarla örtüşüp bir anda sizi bambaşka alemlere götürebilir. Ya da izlediğiniz bir film.. Sanat dallarını birer enstrümana benzetirsek sanatın hangi dalının olduğu önemli değil ama her bireyin mutlaka etkilendiği bir enstrüman vardır. Yeter ki doğru enstrüman doğru besteyle kişiye ulaşsın. Bizi biz yapan sevinçlerimizi acılarımızı haykırdığımız, insan yanlarımızı yücelten bir enstrüman mutlaka vardır.Yeter ki aramayı bulmayı bilelim..

Sanatın ve sanatçının tarifi sizce nedir ?

Sanat evrensel bir dildir. Tüm insanlığın ortak dili. Sevinçlerin, sorunların, acıların, umutların, hayata dair yaşanan her şeyin paylaşıldığı ortak bir paydadır. Sanatçı bu evrensel dilin icracısıdır.

Sokaktaki adamla sanatçının arasındaki fark nedir ?

Sanatçı üreten, gören, duyan, hisseden, var eden bir öncüdür.

Sanatçı kimliğinizin yanında eğitimci yanınızı da gözönüne alarak sanat eğitimi hakkında fikrinizi sormak istiyorum. Çocuk ve gençlerin sanat eğitimi sizce nasıl olmalıdır? Olmalı mıdır?

Sanat eğitimi çok hassas bir konudur. Gerekliliği hususunda her zaman ikilemler yaşanmaktadır. Sanat eğitimi almış ve sanat eğitimi veren bir sanatçı olarak bu sorunuzun cevabını verebileceğimi düşünüyorum. Sanat eğitimi konusunda çok ciddi yanlışlar yapılmakta. Sanat eğitimi aslında içsel bir yolculuktur. Sanat eğitimi ile kişi kendini keşfeder. Sanat eğitimcisi keşfettiren, yol gösteren olmalıdır. Bu yolculukta sadece bir rehbere ihtiyaç vardır. Eğer eğitimci öğrenciye kendi doğrularını dayatırsa bu ciddi zaman ve özgüven kaybına neden olur. Başkasının izinden yürümekten öteye gidemez. Özellikle çocuklara  sanat eğitimini çok riskli buluyorum. Bunu bilinçli bir eğitimciden almazsa bırakın üretmeyi sanattan dahi soğuyabilir. Yani çocuğun yanlış bir sanat eğitimi almaktansa almaması daha iyidir. Çevremize baktığımızda sanat eğitimi zanaat eğitimi gibi algılanıyor. Halbuki teknik öğretimi sanat eğitimi değildir. Esas mevzu, tekniği öğrendikten sonra başlar. Öğrendiğiniz teknikleri kullanarak sanat adına ne söyleyeceğinizdir esas mevzu.. Bilinçli eğitimci her bireyin parmak izi kadar farklı bakış açısına sahip olduğunu bilir ve kendi farkını kişinin farketmesini sağlar.

Gelişmişlik ile sanatın ilişkisi hakkında ne söylemek istersiniz?

Tamamen paraleldir. Sanata ve kültürel değerlere saygı duyan milletlere bakın hepsi gelişmiş uluslardır. Sanata destek ve yatırım belli bir bilinç ve doygunluk gerektirir.

Hayranı olduğunuz sanatçılar ve nedenleri hakkında bilgi alabilir miyiz?

Sanatta sadece öncü ve özgün  sanatçılara hayranlık duyuyorum. Yaratıcılık yani farklı bakış açısı zeka ve teknik  ile bütünleşince ortaya sıradışı ve vurucu bir şey çıkıyor. Beni şaşırtmayan hiçbirşey heyecan vermiyor. Sadece bakıp geçiyorum.

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.