Recep Batuk: “Kişi sanatın estetik dilini, kodlarını çözdükçe insan kalitesi anlamında daha damıtılmış bir insan figürü olarak karşımıza çıkar.”
Recep Batuk, popart resimleriyle tanınan bir ressam. Gerçeküstü hikayeler anlatan resimlerinde her gün gördüğümüz, karşımıza çıkan şeyleri, sokakta-duvarlarda-yerlerdeki ayrıntıları yakalamak mümkün.
Eserleriniz üzerinden sanatınızın gelişim ve değişim sürecini anlatır mısınız?
Güzel sanatlar atölye çalışmalarında yoğun bir şekilde resimin ana malzemesi yağlı boya ile çalışmaya başlamak ve her dönem yağlı boyanın kendine ait dinamik havası öğrencilikten profesyonelliğe geçiş döneminde de beni etkilemeye devam etmiştir. Dönem dönem işin içerisine farklı medyumlar girse de bu medyum üzerinden çalışmalarıma devam etmekteyim. Yağlı boya ile üretim sürecimin başlarında soyut bir teknik dili kullanmak ile birlikte, resim serüvenim zaman içerisinde yer yer somut ögelerin de işin içinde olduğu bir dile doğru evrilmiştir. Şu an klasik anlamda bir izm’den ziyade son yıllarda işin içerisinde soyut, somut ve sokak sanatından referansların da olduğu karışık bir dil resimlerimin anlatım dili haline gelmiştir.
Sizi yaratmaya iten, tetikleyen unsurlar, ilham kaynaklarınız nelerdir?
Benim için bu konuda en büyük unsur sokaklar olarak göze çarpar. Çok gezen bir ressam olarak duyargalarım bu anlamda daima açıktır ve sokaklarda bol bol gözlem yaparım. Fotoğraflar çekerim. Aslında normal bir yürüyüş benim için evime dönerken sanatsal bir şöleni de datama kaydetmiş şekilde evrilen bir yürüyüş şekline dönüşmektedir. Sokaklardaki yırtık afişler, yerlere atılmış el ilanları, marka isimleri ve bunların amblemleri, sokak duvarlarında sprey boya ile yazılmış yazı karekterleri, stenciller, insanların birbirleri ile olan iletişim şekilleri ve tüm bunların gözleminin toplamı beni yaratıya iten, ilham almama neden olan durumlardır. Bu durumlar tuvalde bu birlikteliğin karışımından oluşan bir kompozisyon şekline dönüşüyor. Bu dönüşümü de eğlenceli bir dil ile izleyiciye sunmuş oluyorum.
Son çalışmalarınızın hikayesi nedir?
Son çalışmalarımda konu ve kurgu anlamında kişisel olarak yaşadığım ve çevremde tanık olduğum hayata dair enstantaneler yoğun bir şekilde yer almakta. Bu enstantaneler sokak sanatının var olan imgeleri eşliğinde eğlenceli bir şekilde dile gelmeye devam etmektedir, dile zaman zaman evrensel anlamda politik kimlikler ve olaylar da eşlik etmekte olup bir multi kültür sunumu halinde izleyicisi ile farklı mecralarda buluşmaya devam etmektedir.
Günümüz sanatı hakkında neler söylersiniz?
Günümüz sanatı dijital dünyanın kaydettiği gelişim sürecine bağlı olarak ciddi bir şekilde, bu dijital dünyanın bize sunduğu nimetler ölçeğine bağlı olarak bu yöne doğru küresel anlamda yol almaya başlamış ve böylece çağdaş sanatın en önemli parametrelerinden biri haline gelmiştir. Dünyada ciddi anlamda bu sanatsal disipline bir yatırım vardır. İzleyicisi de gün ve gün artmaktadır. İşin bir diğer yanı da boya ile üretilen klasik tuval resmi klasik resim tekniğinin dışına daha yoğun bir şekilde çıkarak yaratıcılığın sınırlarını ciddi bir şekilde zorlayıp olayın nerelere vardığı konusunda izleyicisine görsel bir şölen sunarak varlığını sürdürmeye devam etmektedir.
Sanat ve sanatçı tanımınızı alabilir miyim?
Sanat birbirinden farklı, kavram köken yapı ve mantıkların biraraya gelmesi ile oluşan bütünler manzumesidir. Sanatçıyı ise var olan durumu estetik bir dil mühendisliği ile oluşturup bunu anlatan kişi olarak adlandırabilirim,
Sanatçıların diğer insanlardan farkları nelerdir?
Bu soruya verilecek en güzel yanıt sanatçının duyarlılık anlamında yoğun bir duyguya sahip olması ve olaylara analitik bir bakış açısı ile odaklanmasıdır.
Mutluluk ve sanat arasındaki ilişki nedir sizce?
Sanatsal üretimin sonucu, ortaya yeni bir şey koymak ve yaratmak bu anlamda mutluluk kavramını da içine alan bu kavram ile bütünleşen bir eylem olarak kendini ifade eder. Kısaca bu üretim ve ortaya çıkan sonuç mutluluğun ta kendisidir.
Sizce kalite nedir?
Bu soru aslında kendi içinde çok geniş anlamlar içeren bir konu gibi karşımızda durmaktadır ve bu soruya verilecek bir çok yanıt vardır. Sözcük anlamı ile baktığımızda kalite genel anlamı ile bir işin olması gerektiğinden daha iyi yapılması olarak adlandırılabilir. Sanatsal kavram ile bunu örtüştürdüğümüzde sanatın düşünsel ve tekniksel anlamda en doğru şekilde akademik plastik dil içeren bir mühendislik ile ortaya koyulmasıdır.
Beğendiğiniz sanatçılar ve eserleri hakkında neler söylemek istersiniz?
Dünya sanatına baktığımızda özellikle iki sanatçı beni çok etkilemiştir. İlk sıraya Henri Matisse’i koyabilirim. Onun renkçi anlayışı benim sanatımı bu konuda çok etkilemiş ve hala da ustalığının şifrelerini çözme konusunda bana büyük bir kaynak oluşturmuştur. Diğer bir sanatçı ise benim için sokak sanatının sonraki yıllarda ise tuval resminin en avangartlarından olan Jean Michel Basquiat’dir. Basquiat’ın özgür umarsız resim dili ve soyutlamaları limitleri zorlamam konusunda bayağı itici bir güç olarak karşıma çıkmış ve şekillendirici olmuştur.
Çalışmalarınızı izleyenlerin eserlerinize verdiği tepkilerin sizdeki yansımaları nasıl oluyor?
İzleyenlerin tepkileri benim için çok önemli. Aslında tüm mesele çalışmalarım ile onları nasıl, ne şekilde yakaladığım… Belki bazıları için çok da anladıkları bir dil kullanmıyorum ama buna rağmen en azından yakaladıkları bir şey oluyor. Yüzeydeki bir form ya da onun anlatım şekli.. Kullandığım renkler bu konuda izleyicinin benim resimsel dilime dokunabildiği kavramların başında geliyor. Tepkisel ve dönüş anlamında genel kanı ve ifade, renkler konusunda yoğun bir beğeni ve eğlenceli işler olduğu… Bu da benim izleyicime ulaşabildiğim hatta resmime yabancı olan izleyiciye bile ulaşabildiğim ve bu anlamda da beni mutlu eden çok önemli unsurlar şeklinde karşıma çıkıyor.
Sanatın günlük yaşamımızdaki yeri nedir, sizce ne olmalıdır?
Sanatın günlük yaşamımızda tabii ki üstlendiği çok önemli bir misyonu var. Sanat insanın köşelerini yumuşatan, onların resimdeki kavram karşılığı ile inorganik hallerini daha organik hale getiren çok önemli bir parametredir. Kişi, sanatın estetik dilini, kodlarını çözdükçe insan kalitesi anlamında daha damıtılmış bir insan figürü olarak karşımıza çıkar. Sanatın her disiplini, bu sürecin insanda daha çok ortaya çıkması ve şekillenmesi adına tüm var olan güçlerini, dinamiklerini ortaya çıkarmalı, güçleri ve dinamikleri ile harekete geçmelidir.
Hayatın anlamı nedir size göre?
Hayatın anlamını kısaca özetlemek istersem anı keyif duyarak ve zevk alarak kalteli bir biçimde yaşamak diyebilirim. Anı yaşarken de insanı geliştiren hangi disiplin olursa olsun bu disiplini hayatın merkezine koyup kaliteyi daha da üst seviyeye taşımalıyız.
Corona ve yaşadıklarımız hakkında neler söyleyebilirsiniz, sanata etkisi nasıl oldu ve olacak?
Corona sürecinin ben kişisel anlamda sanata çok büyük bir payanda olduğunu düşünmüyorum. Bu dönem motivasyonum konusunda beni bayağı sekteye uğrattı ve olmam gereken iki projede maalesef bulunamadım. Ama mutlaka bunun tersini yaşayan, bu dönemden faydalanmış birçok kişi de olabilir. Şahsi düşüncem tamamen negatife yazılmış bir dönem. Sanatçı olarak bizlere hayatımızı sürdürebilme adına hiçbir şey yapılmayan bir dönem. Belki de en büyük darbeyi yiyen kişiler bizler olduk diyebilirim. Peki bu kadar olumsuzluğun karşısında bu dönemin hiç pozitif tarafı yok mu? En önemli pozitif tarafı sürecin gelişimine bağlı olarak düşün anlamında sanatçının biriktirmesi olabilir. Bu birikimler ve bu birimkileri sanatsal bir dille sunmak eminim ki geleceğe dair bizlere büyük bir motivasyon kaynağı olarak dönüş yapacaktır.
Size verilmiş en etkili profesyonel nasihat neydi, kim vermişti?
Benim profesyonel öğüt konusunda isim anlamında spesifik olarak söyleyeceğim net bir kişi yok. Çünkü kendi deneyimlerim sonucu birçok profesyonelce edinimlere ve kanılara varmışımdır. İlla bir kişiyi ifade etmek istersem bir yabancı koleksiyonerin resmimi satın alırken aslında benim yıllardır iddia ettiğim şeyi bana söyleyerek bir anlamda sağlamasını yaptığını söyleyebilirim. Kısaca bu, yaratıcı sanat ve özgün olmak diye adlandırılabilir.
Recep Baytuk
1964 yılında Samsun’da doğdu, 1987 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’ne girdi. 1993 yılında, Prof. Adnan Çoker Atölyesi’nden mezun oldu. İtalyan Kültür Merkezi’nde dil eğitimi aldı. Number One TV, Radyo Klas, KRT TV’de sunuculuk ve program yapımcılığı yaptı.
Eserleri yurt içinde ve yurt dışında kişisel ve karma sergilerde, fuarlarda sergilendi, özel koleksiyonlara girdi.
2012 yılında Newyork’da, yeni koleksiyonerlere, yatırım için önerilen sanatçıların isim ve eserlerinin yer aldığı The New Collectors Book adlı kitaba girdi.
Bazı özel okullarda ve kurslarda resim eğitmenliğinden sonra 2003’den beri Taksim’deki atölyesinde çalışmalarını sürdürmekte, 2019’dan itibaren de Haliç Üniversitesi’nde eğitim vermektedir.