Güneş Özmen: “Etrafımızda yapaylık bu kadar artarken sanat en çok ihtiyacımız olana dönüşecek.”

0 218

Güneş Özmen, Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü’nden mezun.  Lisans ve Yüksek Lisansını bitirdikten sonra İtalya’da Fresk eğitimi aldı. Şehir içi ve şehir dışında duvar resmi çalışmaları, sergi organizasyonları ve eğitimleri düzenledi. Yurtiçi ve yurtdışında kişisel sergileri oldu. 2019 Contemporary Istanbul, 2020 Step Istanbul gibi sanat fuarlarına katıldı. Çok farklı malzeme ve teknikleri birleştirerek gerçekleştirdiği sanat çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürmekte.

Güneş Özmen

Eserleriniz üzerinden sanatınızın gelişim ve değişim sürecini anlatır mısınız?

Her çalışmamda olduğu gibi hikayem doğa temelli. Doğanın yaşamımızdaki yeri ve bize hissettirdiği duygular. Bu realiteye, yaşamımdaki içsel duygular da dahil olduğunda, formlar daha soyutlanmış ve ekspresif oluyor.

Sizi yaratmaya iten, tetikleyen unsurlar, ilham kaynaklarınız nelerdir?

Günümüz sanatı hareketli ve coşkulu. İlham verici noktaları olduğu kadar, yaralayıcı, üzücü alanları da mevcut. Ben her zaman heyecan verici kısmını tercih ettim.

Son zamanlarda teknolojinin hayatımıza daha da çok girmesiyle görünürlüğümüz arttı. Dünyanın her yerindeki sanat eserleri ve sanatçılara ulaşmak çok keyifli. Teknolojiyi, çağı takip etmek olmazsa olmazım. Bu yönden kendimi ifade etme biçimim ne kadar ”geleneksel” gözükse de dışavurumcu yaklaşımın temelinde, yaşananlar karşısında hissettiklerimiz ve duygularımız var. Çağın yaşananlarından etkilenmemek mümkün değil.

İlham kaynağım hep doğa oldu. Ama bir sanatçının tek bir ilham kaynağı yoktur. Yaşadığı zaman, dinlediği müzik, belki o gün tartıştığı biri bile, sanat eserinin temellerini oluşturur. Ve bu yan unsurlar, temelde içsel kaynağı besler. Sanatımı yaşam ve doğa besliyor. Anlık duygu durumları besliyor. Bu sebeple doğaçlama gelişiyor eserlerim. Anlık değişimler, resimlerimde anlık fırça vuruşlarına dönüşüyor.

Günümüz sanatı hakkında neler söylemek istersiniz? Size uzak ve yakın yönleri hangileri?

Profesyonel sanat hayatımın başlangıcında, doğa soyutlamalarımın içinde figür soyutlamalarım da yer alıyordu. Onlar da fırtınalarımda savrulan, uçuşan figürlerdi. Zaman içinde soyutlamalarımın arasında eridiler, yok oldular. Artık sadece soyutlanmış formlar hakim resimlerime. Ama insan zihninin vazgeçemediği; formları gerçekliğe benzetme arzusu ile, kullandığım vuruşlar figürlere benzetilebiliyor. Bu artık resmi bitirdikten sonra sanatçının elinden çıkan, izleyici ile sanat eseri arasında oluşan bir bağ!

Değişim bir sanatçı için durdurulamaz bence. Bu bazen biçimsel, bazen de renk ve dokusal değişimler olabilir. Sanatçının özü değişmez. Benim gibi ekspresif çalışan sanatçılar, duygu değişimleriyle birlikte formsal, kurgusal değişimlere açıktır. Doğru olan budur.

Sanat ve sanatçı tanımınızı alabilir miyim?

Sanat, görünmeyeni görünen kılandır. Duygudur. Sanatçı ise, bu duyguları izleyiciye sunan kişidir. Bir aracıdır. Bir bağ kurar. Yaşamla duygular arasında bir bağ. Gerçek ile gerçeküstü arasında.. çok yönlü olmalıdır. Sadece resim değil; mimaride, müzikte, edebiyatta da yetkin olmalıdır. Her perspektiften bakabilendir.

Beğendiğiniz sanatçılar ve eserleri hakkında neler söylemek istersiniz?

Bir sanatçı hayranlık uyandırmalı. Keyif vermeli eserlerini incelemek. Erdoğan Zümrütoğlu mesela, böyle bir sanatçı. Eserlerini incelemek, büyük fırça vuruşlarını tuvalde takip etmek keyifli. Eserlerindeki coşku ve kaos beni kendine çekiyor. Ve Anselm Keifer’den bahsetmeden geçemem. Onun eserlerine bakmak, beni en klasik eserlerden en çağdaşa kadar geniş bir skalada gezdiriyor. Kullandığı dokular, malzemeler ilham verici. Konuyu ifade etme biçimi, serbestçe çalışma disiplini ve tabii kişiliği…

Sanatın günlük yaşamımızdaki yeri nedir, ne olmalıdır sizce?

Benim yaşamımın çok içinde sanat. Kendimi  bildim bileli birlikte bir yaşamımız var. Sanat eseri biriktirdiğimiz anlarla, duygularla şekillenir. Sanat eserini bir bütünün parçası yapan şey, sanatçının onu nasıl içsel duygularla samimi duygularla sunduğudur. Yaşamın her alanında sanat vardır. Yaşamın kendisi bir kurgudur ve bu kurgu muazzam bir düzendedir. Bu düzende yaşadıklarımız, her bireyin yaşadığı değerlidir. Ve sanatçılar; ressamlar, yazarlar, oyuncular, müzisyenler… her biri için bu parçalar kıymetli birer öğedir.

Mutluluk ve sanat arasındaki ilişki nedir sizce?

Bu karışık bir konu benim için. Kendimi sorguladığım bir konu. Mutluyken resim yapabiliyor muyum? Ya da çok mutlu hissettiğim zaman çıkan resimlerim nasıl, ne ifade ediyor? Benim için resim yapmak bir duygu boşalımı. Ama tabii izleyicinin karşısına çıktığı zaman eser, size hissettirdiklerinden farklı olarak, başkalarına çok farklı duygular verebiliyor. Bu sebeple sanat tüm duygularımızla ilişkili. Tabii şu şekilde de bir bağ kurulabilir; Sanatın hayatımdaki varlığı mutluluk, benim için yaşam kaynağı.

Corona ve yaşadıklarımız hakkında neler söyleyebilirsiniz? Sanata etkisi nasıl olacak?

Corona’nın hayatımıza girmesiyle tabii bir çok değişiklik yaşadık. Rutinlerimiz bozuldu. Ama kendi sanatım adına, hep ötelediğim, bir gün tekrar eskisi gibi kayıt işler yaparım derken, kayıt işlere bir dönüş yaşadım atölyeme yasaklardan gidemediğim için. Kayıt işler serisi çıktı, hatta bunları görüntüledim ve kendimce dijital bir günce oluşturdum.

Evet evlere kapandık, zorlu bir dönemdi. Ama bu dönemi üretimden hiç kopmadan, sağlam bir şekilde atlatabildiğimi düşünüyorum. Sanata etkisi digital platformlarla oldu. Hepimizin elinde telefonlar, her “şeye” ulaşır olduk. Biz sanatçıların da daha görünür olduğunu düşünüyorum. Çünkü Covid öncesi sosyal hayatın, sorumlulukların ve yaşam kaosu sebebiyle gidilemeyen sergiler, atölyeler, fuarlar, sanat söyleşileri biranda izleyicinin avucuna geldi. Tabii bizim işimizde online düzen bir yere kadar tatmin edici. En kısa zamanda eski günlerimize kavuşmak en büyük arzumuz. Ama gördük ki gerçek sanat izleyicisi her koşulda bizlere ulaştı. Sanat hiçbir zaman etkisini kaybetmeyen, devinimi olan bir şey oldu. Yaşamın her zaman diliminde sanatın her alanına ihtiyaç duyacağız ve azalmayacak. Hatta etrafımızda bu kadar yapaylık artarken sanat en çok ihtiyacımız olana dönüşecek.

Size verilmiş en etkili profesyonel nasihat neydi, kim vermişti?

Sanırım beni en etikleyen eleştiri Mimar Sinan’daki hocam Mustafa Ata’dan gelmişti. Çalışma disiplinimi ve azmimi Rönesans sanatçılarına hatta Raphael’e benzetmişti. “Bundan sakın vazgeçme” demişti.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.