Ender Dandul: “Benim sanatım konuşulur olmaktan daha çok görünür olmalı.”

0 342

Ender Dandul’un kırk yıllık resim serüveninden seçilen eserlerden oluşan Ender Dandul Retrospektif Sergisi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde 9 – 31 Mart tarihleri arasında gezilebilir.

Bugüne kadar üçü yurtdışında olmak üzere otuz altı kişisel ve bir çok grup sergisinde yer alan Dandul’un masalsı resimleri yaşamın anlık kesitlerinde keyifli, düşündüren yolculuklar vaad ediyor…

Eserleriniz üzerinden sanatınızın gelişim ve değişim sürecini anlatır mısınız?
Şimdilerde 66. yaşımı sürdürüyorum. İşin eğitim tarafını saymazsak 40 yıldan fazladır sanatın içinde var olmaya, sanat üreterek nefes almaya çalışıyorum. Plastik sanatların hemen her kulvarında nefesim yettiğince koştum. En çok da resimde soluklandım. Birikimlerimi paylaşmayı, paylaşarak çoğalmayı akademisyenlikte, üniversite hocalığında öğrendim. Bakmaktan çok görmeyi öğretirken, insanı, yaşamı, kâinatı, güzellikleri sorguladım. Elimden düşmeyen görünmez aynamda hep kendimi tanımaya, keşfetmeye çalıştım. Yoruldum ama pes etmedim. Bugüne kadar 36 kişisel yurtiçi, yurtdışı resim sergisi gerçekleştirdim. 37. si de pek yakında retrospektif bir sergi olacak. 40 yıllık bir resmi geçit…

Son çalışmalarınızın hikayesi nedir?
Benim resimlerim bir hikâye anlatma kaygısı taşımaz. Resim belleğim ile duygularım arasındaki metaforlardan anlık doğar.

 

Çalışma şekliniz hakkında bilgi verir misiniz?
Çoğunlukla resmin emekçisi gibi çalışırım. Adeta resim bana kendisini yaptırır. Hesaplı ön çalışmaları pek benimsemem. Onun yerine bolca desen çizerim. Elim, gözüm, kalbim, ruhum huşu içinde atölyemde, mabedimde resme hizmet eder. Resimlerimi adlandırmak da tercihim değildir. İsimlendirmek resmin etki alanını bir hayli sınırlar. Resmin tekniği benim için çok da bağlayıcı değildir. Ama kendi tercihlerim ile oluşturduğum kolaj tekniğinden büyük keyif alırım. Çünkü içinde daha çok oyun ve bilmece vardır.

Multidisipliner bir sanatçı olduğunuzu biliyoruz. Eser verdiğiniz diğer alanlardan da bahsedebilir misiniz?

Multidisipliner  kişilik özelliği bir sanatçı için ne kadar olumluluk ifade eder bilemem, ama büyüklerimiz, ustalarımız aynı anda birden fazla tavşan kovalamanın pek doğru, akıllı bir seçim olmadığını öğütler. Sonuç olarak hiç tavşan yakalayamama durumu söz konusudur.  Benim durumum biraz zorunluluktan kaynaklıdır.  İhtiyaçların gereği biraz daha fazla kazanabilmek kaygısı ile birkaç işe çözüm odaklı yapışmak aslında yorucu da bir iştir. Hayat her zaman olanakları kişiye gümüş tepside sunmaz. Zorunluluktan gelişen seçimlerimiz bazen de bize yeni yollar, patikalar sunar. Akademi eğitimim tasarım odaklıdır.  Okulun kapısından içeri girdiğiniz anda sanat ve tasarıma dair bütün konular ilgi alanınıza girer, sizi içine çeker. Benim de böyle bir mesleki yelpazem oluştu. Kumaş tasarımı, grafik tasarım, resim, heykel derken ilerleyen zamanlarda bir de müzik eklendi. Gençliğimde çalmaya heves ettiğim bas gitara da zaman ayırmaya başladım. Benim resmim içinde müziği barındırır. Duymak isteyene tabii… Müzik ve resim benim için ayrılmaz iki dost gibidir. Bu konuda yıllar öncesi Berklee mezunu piyanist bir arkadaşımla, kalabalık bir seyirci topluluğunun olduğu bir salonda performans, doğaçlama resim yaptım. Gösterinin adını da “Deneysel Performans Geçmeler” koymuştuk. Doğaçlama Caz ve Resim…  Sanırım bir 15 yıl kadar öncesiydi. Farklı disiplinler arası ilişkilerin sırlarını çözmeyi, sınırlarını anlamayı severim.

Kolaj çalışmalarınızda kullandığınız malzemeler neler?

Kolaj bilinen bir resim tekniğidir ama ustasının elinde özgünleşir, olgunlaşıp kimlik kazanır. Benim seçili malzemelerim tamamı ile doğaldır. Malzeme farklılıklarından bir beste oluşturmaya benzer bu iş.  Başarırsan büyük lezzet alırsın. Zor bir yemeğin konuklara ikramını anımsatır. Her şeyin ölçüsünde doğru kararlanmış olması gereklidir. Resimde oyun oynamayı seviyorsanız kolajı mutlaka denemelisiniz.

Öğretim üyeliğiniz ve çocuk kitabı çalışmalarınız hakkında da bilgi verir misiniz?

Öğretim üyeliğim öğrenciliğim biter bitmez başladı. Bu seçimimde anne ve babamın Köy Enstitülü öğretmen olmalarının payı büyüktür.  Arada, bir yayınevinin sanat yönetmenliği ve çocuk kitapları tasarımcılığı var. 14 yıl kadar… Yüzlerce çocuk kitabının emekçisi, sanatçısı olmak. Çocuk kitapları ile çocuk olmak…  Sonrasında emeklilik ve birkaç gün sonra Üniversitelere Öğretim Üyesi olarak geri dönüş. Birçok vakıf üniversitesi ve İstanbul Teknik üniversitesi deneyimi… Halen Işık Üniversitesi’nin kadrolu doktor öğretim üyesi olarak görev yapmaktayım. Gençlerle birlikteliği, yeniyi, özgünü aramayı her zaman sevdim ve önemli buldum. Derslerimin içine hayatı ve yaşam felsefesini katmaya çalıştım. Böyle olunca mesleğin kutsiyeti de önemli miktarda artıyor.

Günümüz sanatı hakkında neler söylemek istersiniz?
Günümüzün sanatı ve sanat anlayışı sürekli bir yenilenme kurgusu içinde farklı anlatımların peşinde. Oysa bana göre, benim sanatım konuşulur olmaktan daha çok görünür olmalı. Geçmiş ile geleceğin arasında özgürce estetik bir ifade kazanmalı. Kendine özel bir yer bulmalı. Sanatın öncelikle sanatçı için olduğuna inananlardanım. Diğerleri bana göre arkadan gelir.

Sanat ve sanatçı tanımınızı alabilir miyim? Sanatçının diğer insanlardan farkı var mıdır?
Sanat ve sanatçı birbirini oluşturur, olgunlaştırır. Sanatçı biraz daha özel bir kişiliktir. Bazen ip cambazı ustalığı ile deliliğin sınırlarında gezinir. Yalnızlığın kutsiyetine inanan ama asla yalnız kalamayan kişiliktir sanatçı… Seçtiği yol zorludur. Çoğunlukla cam kırıkları ile doludur.  Bu yol ve patikalarda çıplak ayakla dolaşmak maharet ister. Sanat çoğunlukla mutsuzluklardan, kaygılardan beslenir. Her şeyin mükemmel, kusursuz olduğu durumlardan özgün sanatçılar ortaya çıkmaz. Bu yüzden sanatçı olmak hiç kolay değildir. Sanatçı sanat üretmeye tutkuludur. Bedel ödemeyi baştan kabullenmiş kişidir. Sanatçının ilham kaynağı beklentisi olamaz. Olmamalıdır da. Disiplinli çalışmakla, kendini oluşturmakla ve kendini dinlemekle sanat daha kolay oluşur.

Sizi yaratmaya iten, tetikleyen unsurlar, ilham kaynaklarınız nelerdir?

Ben gündelik yaşanmışlıklardan çokça beslenirim. Sanatçı dostlarım ile birlikteliklerden, tartışmalardan, paylaşımlardan da beslenirim. Bana karşı oluşan, sanatım ile ilgili eleştirilere değer veririm. Anlamaya çalışırım. Gözlemlerime güvenirim. Bu eleştirilerle sanatımın daha da olgunlaşabileceğine inanırım. Samimi ve önyargısız doğru eleştiri sanatı ve sanatçıyı diri tutar. Benim yaşamım sanat merkezlidir. Sanatçı gibi yaşamak tanımı kutsiyet içerir. Beni rahatlatan, yücelten bir eylemdir. Sanat üretmediğimde umarsız eksikliğini yaşarım.

Sanatın günlük hayata etkisi nedir size göre?

Sanat hayatın tam anlamıyla bütünleyicisidir. İnsan varlığını yüceltir. Toplumu geliştirir. Düşündürür, haz verir, başka dünyaları gezdirir. Hem de bedava…

Corona ve yaşadıklarımız hakkında neler söyleyebilirsiniz? Sanata etkisi nasıl oldu, olacak?

Corona dönemi, başlangıcından bugüne dek hep sıkıntı ve acıları yaşatmaya devam ediyor. Çok dostu, sanatçıyı yitirdik. Resim yapmak bu dönemde adeta kurtarıcı bir terapi gibi oldu. Soluk aldığım her güne günlük resimler yaptım. Bu tercihim beni bir miktar izole de etti. Dostlardan, sergilerden, açılışlardan, üniversitedeki öğrencilerimden uzak kaldım. Umarım daha çok uzun sürmez. Yeni normal kavramına alışmak hiç kolay değil aslında…

Ender Dandul

 

Size verilmiş en etkili profesyonel nasihat neydi, kim vermişti?

Sanırım Muhsin Ertuğrul’un bir sözüydü: “Fazla mütevazi olma inanırlar !”

Bir de A. Cehov’un “Sana bir iyi, bir de kötü haberim var. İyi haber henüz ölmedik. Kötü haber ise hala yaşıyoruz.” sözü tam günümüze söylenmiş sanki…

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.