Mahmut Suner: “Çoğumuz gökyüzüne bakıp hayallere dalarız. Ama kendi dünyamızda içi canlılarla dolu mavi bir dünya daha olduğunu unuturuz. “
O sıralar Bodrum’da ikamet ediyorduk. “Hanım biz en iyisi taşınalım Datça’ya!” dedim. Aslında Karaköy’de feribottan indiğimizde ağzımız açık kalmıştı. Karadağ’ın o heybetli ve gizemli bakışı bizi kendine aşık etmişti bile..
Büyük bir olasılıkla bu blogu takip eden herkesin bir akıllı telefonu vardır. Eğer telefonu sudan ve basınçtan koruyacak bir kap edinirseniz sualtında harika fotoğraf ve filmler çekebilirsiniz.
Sualtında fotoğraf çekebilmek için plastik veya aluminyum su geçirmez kaplar üretiyorlar. Bu kaplara genel olarak ‘Housing’ denir. Üzerindeki kontroller vasıtasıyla kabın içindeki her özelliği suyun altında ayarlayabilirsiniz. Tüketiciler için üretilen sualtı kapları birkaç yüz liradan başlar ve bir binek otomobil fiyatına kadar çıkabilir.
İş sadece fotoğraf makinesi ve su geçirmez kapla bitse iyi.. Sualtında renkleri ortaya çıkaracak flaşlar, küçük canlıları makro çekmeye yarayan mercekler, kollar, video ışıkları ve daha birçok aksesuar.. Büyük olasılıkla ev için yeni bir süpürge makinesi bekleyen eşinizle fena halde tartışmanıza yol açabilir..
İyi bir sualtı fotoğrafçısı olabilmek için ilkin iyi bir fotoğrafçı olmak önemlidir. Dalış bilmek daha sonraki iştir. Güzel ve farklı fotoğraf peşinde koşanlara söyleyeceklerim, kamerayla olan tutkularının peşinden gidip hata yapmaktan korkmamaları.. Kamerayla hayal kurarken düşüncelerindeki kareyi oluşturabilirler. Ama bunun için, sanatın her şeklini ve ışığı iyi anlamaları gerekiyor. Herkes hayatın ne kadar muhteşem olduğunu düşünür. Ben de öyle olduğunu tahmin ediyorum. Resim yapmak iyi bir deliliktir, kendinizi tatmin edersiniz. Bu işin en iyi yanı ise sizinle aynı merak ve tutkuyu paylaşan bir hayat arkadaşınızla birlikte yapılabiliyor olmanızdır. Ayrıca, paylaşmak, eğitmek ve desteklemek de diğer güzel yanları.. Deklanşöre basmaktan korkmayın. Harcamaya korktuğumuz filmli günler geride kaldı…
İstanbul bir beton yığını iken Datça yemyeşil. Şimdilik üzerleri boş tepeler gözlerimize bayram ettiriyor. Bol oksijenli mis kokulu bir hava, organik sebzeler, “dokun dokunabildiğin” kadar doğa.. Kısacası Datça’da beş duyumuz da tam kapasite çalışıyor.
Kadir Has Üniversitesi ve Müzesi’nden Ahu Has Hanımefendi çok ilgilendi. Bodrum Deniz Ticaret Odası, Rahmi Koç Müzesi ve Datça Kaymakamımız projeyi çok beğendiler. Geçen hafta 200 öğretmenimize proje ile ilgili bir de sunum yaptım. Yıllar sonra tahtaya kalkmış gibi hissettim kendimi. İnşallah çabalarım olumlu neticelenir ve Su Dünyası yayına açılabilir.
Bu konularda, bilgi almak veya projede çalışmak isteyenler bana mail adresimden ulaşabilirler: sunerscuba@gmail.com
Mahmut Suner, 1948 yılında İstanbul’da doğmuş, dalış serüvenlerine çocukluk yıllarında Marmara Denizi’nde başlamıştır. İngiltere’deki eğitimini takiben vatani görevini Çubuklu Dalgıç Okulu ve Belçika Nato Mons Karargahı’nda tamamlamıştır.
Karayip’lerde 1700’lü yıllarda batmış olan İspanyol hazine kalyonları araştırmalarına hazine avcısı Jack Haskins ve sualtı arkeoloğu D.Matthewson ile katılmıştır. Kanada Göller Bölgesi Georgian Körfezi’nde Tobermory batık araştırmaları ve buz dalışları yapmıştır. Ege ve Akdeniz derinliklerinde de Nautical Archaelogy (INA) üyeleri George Bass ve D.Frey ile sualtı arkeolojisi kazılarında bulunmuştur.
Türkiye’de ilk dalış okulu olan Triton Dalış Okulu’nu Bodrum’da hayata geçiren Suner, sualtı turizminin de öncülerindendir.
1915 Çanakkale savaşlarını ve bu savaşta batan gemileri konu alan belgeseli “Derinlerde Unutulan Savaş” TRT1’de yayınlanmış, İngilizce sürümü başka ülkelere de satılmıştır. Diğer belgesel filmleri Derin Sırlar, Tobermory Batıkları, Sev Ama Unutma’dır.
Datça’da yaşamını sürdüren Suner’in yayınlanmış bazı kitapları, Denizin Tuzu (2016), Çanakkale Deniz Savaşı 100. Yıl (2015), Derinlerin Sırrı (2014), Sessiz Deniz (2012)’dir.
Çok güzel bir yazı. Keyifle okudum. Teşekkürler.
Basarilar diliyorum.
Keyifli bir söyleşi, gençler su dünyası ile tanışmalı.