Zorluklarla güleryüzlü mücadelesi Datça’da kalpleri fethetmiş güçlü bir kadın: Esmeri Alev Ekebaş

0 1.320

 

Ekebaş, “Festivallerin aranan nostaljisi: Macun” fotoğrafı ile DieGazete.de’nin açtığı yarışmada 100. Günün Fotoğrafı ödülüne layık görüldü.

 

Yerel bir gazetede gönüllü muhabirlik yapan Esmeri Alev Ekebaş ile yapılan bir röportaj yazarın mesleğe dair düşüncelerini konu alıyordu. “Yaşama İz Bırakmak” adlı bu röportajı 12. sınıf öğrencisi Utku Iltır yapmış ve 10. Liselerarası Yunus Nadi röportaj yarışmasında ikincilik ödülünü kazanmıştı.

Yüzde seksen iki engeli bulunmasına rağmen haberden habere koşmaktan yılmayan, zor şartlarda üstün sorumluluk duygusu içinde çalışarak gazetecilik yapan Esmeri Alev Ekebaş’ı Datça’da tanımayan yok gibidir. Sevilen ve sayılan bu güzel insanı bloğumda konuk etmekten  mutluluk duyuyorum..

Fotoğraf çekerken sizi yönlendiren etkenleri anlatır mısınız? 

Datça Fotoğraf Topluluğu üyesiyim. Fotoğraf Sanatçısı Bahadır Cihangir Genç’ten iki yıl fotoğraf kursu aldım. Fotoğraflarımı söyle ayırıyorum: Haber fotoğrafları. Hatıra fotoğrafları. Aile fotoğrafları. Çekmezsem olmaz fotoğrafları. Sanat fotoğrafları.. Son fotoğraf makinemı canım kardesim hediye etti. Canon Eos 100 D. İki yıllık bir fotoğraf makinası. Ondan önce dört beş adet fotoğraf makinem olmuştu. Son iki yıldır çektiğim  ve instagram hesabımda paylaştığım fotoğraflarımın sayısı onbeşbini geçti. İyi bir fotoğraf sanatçısı bence onbin fotoğrafı çektiği makineyi değiştirmeli. Ancak fotoğrafı iyi yapan makine değildir. Fotoğrafı makinenin arkasındaki beyin, göz ve yürek çeker. Koşulların zor olduğunu, yorulduğumu düşündüğüm yerlerde çektiğim fotoğraflar bana ödül ve sergi olarak geri döndü hep..

Size göre insanın en önemli mutluluk kaynağı nedir?

Mutluluk, fotoğrafınızın ödüller kazanması, sergi haberlerinde isminizin geçmesi,  lise öğrencilerinin bir röportaj ödevi için sizi seçmeleri ve bununla ödül kazanmalarıdır..

Mutluluk sürekli bir ruh hali değildir. Anlık duygulardır. Mutluluk kaynağı insanın kendisidir. İnsanın hiçbir şeyi olmasa da mutlu olabilir. Bazısının her şeyi olur ama hiçbir şey onu mutlu edemez. Bence mutluluk geni var. Mutluluk genetiktir. Yaşadığım büyük sağlık sorunlarına karşın kendi çapımda mutluyum. Mutlu olmak isteyen kendi ile yetinmesini bilmeli, elindekilerin değerini bilmeli ve kimseye özenmemeli. En büyük mutluluk kaynağım anneciğim ve kardeşim. Anneciğim kimseye özenmez, evinde çok mutludur ve dedikodu yapmaz, yaptırmaz: “Kimse aleyhinde konuşma kızım. Ev içinde bile konuşma. Kimin hakkında olumsuz konuşursan o insanın kalbi duyar” der. Böylesine güzel ve muhteşem bir anneciğimin  olması en büyük mutluluk kaynağım.

Ne zamandan beri Datça’da yaşıyorsunuz?

Datça’ya 2000 yılında rahmetli dayım gazeteci yazar Yalçın Uysal’ın ısrarı ile geldik. Mersin’de yaşıyorduk. Dayım anneme “Bacım 28 ülke gezdim. Pasifik Okyanusu’nda köpekbalığı avına çıktım; canım ülkemde trenle gidilebilecek her noktaya seyahat ettim.. Sonuçta Datça’ya yerleşmeye karar verdim. Datça cennetten bir köşe, gelin görün” demişti. Anneciğim, babacığım ve kardeşim ile ani bir kararla  Datça’ya tatile geldik. İyi ki gelmişiz. Geliş o geliş..

Datça’nın en önemli sorunu nedir sizce?

Dışarıdan gelip yerleşen çok insan var. Kışın 22.222 olan nüfus yazın 25 kat artıyor.  Datça’da su kaynakları, alt yapı yetersiz kalacak, düzensiz yapılaşma olacak. İleriki yıllar için korkuyorum. 40.000 üzerinde bir nüfusa ulaşırsak, Datça bunu kaldıramaz.

Gazetecilik yapmaya  nasıl başladınız? Meslek öykünüzü anlatır mısınız?

Yalova Lisesi’nde okul gazeteciliği yapıyordum. Röportajlarım okul gazetesinin panosuna asılıyordu. Gazeteciliğe öyle başladım diyebilirim. İlk haberimi yaptığım zaman lise ikinci sınıf öğrencisiydim. Dumlupınar denizaltı astsubayı komşumuz ile röportajım çok ses getirmişti. Ayrıntıları çok üzücü bir yazıydı..

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. Mesleğimi yapmadım. Edebiyata yatkındım. Uğur Mumcu Vakfı Yaratıcı Yazarlık Seminerlerini takip ettim. Öyküler, hikayeler, şiirler yazıp gazetelere gönderiyordum. Datça Havadis Gazetesi’nin sahibi Aydın Erdoğan ve editörü Celal Ersoy’dan  teklif geldi. Dayım gazeteci yazar Yalçın Uysal  da bu yerel gazetede yazıyordu. O sene rahatsızdım, nasıl yapacağım endişesi vardı, bir trafik kazası geçirmiştim. “Koltuk değnekleriyle yapabilir miyim?” diye düşünüyordum.

Her şeye haber olarak bakınca yapabiliyorsunuz. Haber buluyorsunuz, haber sizi buluyor. Yanınızda hep fotoğraf makinenizi, ses kayıt cihazınızı taşımaya ihtiyaç duyuyorsunuz.  Yerel gazeteciliğin önemli olduğunu düşünüyorum. Halk yerelde, kendi insanından, kendi coğrafyasından, hemşerisinin sorunlarından haberdar olmak istiyor. Hangi etkinlik olmuş, kim ne demiş, hangi sanatçı nasıl düşünüyor?  Bilmek istiyor.

Başarılı habercilik  nasıl olmalı sizce?

“Habere soğuk bakacaksınız, mesafeli bakacaksınız, haberin içinde olmayacaksınız” diye bir şey okumuştum bir kitapta. Habere kuşbakışı bakacaksınız. Soğukkanlılığınızı her haberde koruyacaksınız. Kişisel seçimlerinizi okuyucuya muhabir olarak iletemezsiniz. Muhabir olarak belli bir mesafeden izleyeceksiniz.  Duyguları kattığınızda o haber olmuyor. Mektup olur, başka bir şey olur ama haber olmaz. Haber daha net, daha soğuk yazılmalı. Her an, her yerde olamazsınız ama olabildiğiniz her haberde fotoğraf çekmelisiniz. Orada olduğunuzu göstermelisiniz. Gazetecilik iz bırakmaktır.

Ekebaş’ın DATÇA Açık Deniz Kış Yüzme Maratonu (Şubat 2019) startında çektiği “Kadın ve Deniz” fotoğrafları

Başarının size göre tarifi nedir?

Ben yazmayı, okumayı ve bir şeyler üretmeyi hep sevdim. Datça’da Nihat Akkaraca Öykü Yarışması’ndaki birinciliğimi ilk başarılarımdan sayabilirim. Hep bir şeyler yazıyorum, çiziyorum. Öykü yazmayı ve yazdıklarımın çevremdeki insanlar tarafından okunmasını seviyorum.

Gazeteci olarak dikkate alınmaktan, yerel gazeteciliğimden mutlu olduğum bir an var. Bir yılbaşı zamanı Datça’da bir milli piyango bileti satıcısını tanıtan bir röportaj yapmıştım. Bir zaman sonra ondan alınan biletlerin sahte olduğu anlaşıldı. Marmaris’ten bilet aldığı yerin kurbanı olmuş.  Bilet satıcısından şikâyetçi olan kişinin açtığı davada piyango bileti satıcısı Datça Havadis Gazetesi için yaptığım röportajı delil göstererek  bu durumdan kurtulmuştu. O gün anladım ki ben, gerçekten yerel bir gazeteciyim. Beni her gördüklerinde teşekkür ediyorlar. İlginç bir haberdi.

Bence başarı ödüller, alkışlar, tebrikler dışındadır. Yatağa yatınca yastığa vicdanın rahat başını koyuyorsan bu başarıdır.

Kargı yolunda bir kaza geçirmiştim. Belde 3 omur kırık.. Ameliyat önerdiler. Ya da hiç kımıldamadan ondört, onbeş ay yatacaktım. İkincisini seçtim. Anacığım, babacığım, kardeşim başımda. Çelik korse üzerimde. Asker kızıyım, of bile demedim. Konu komşu bilir. Kımıldamak yok, Marmaris’ten doktorum sevgili Ahmet Fatih Gürgan’dı.. Çelik sedyede minibüsle yardımcı bir ekiple hastaneye kontrole çok dikkatli bir şekilde götürülüp getiriliyordum. Zaman geçmek bilmiyordu. Bir kere şikayet ettiğimi hatırlıyorum: “Anneciğim çok yordum seni. Nedir bu başımıza gelen.. Yatakta oturabilseydim bari. Neden ben dünyaya geldim ki? Romatizmal rahatsızlık, bir de üstüne kaza..”

Esmeri Alev Ekebaş annesi (solda) ve babası (sağda) ile..

Emekli öğretmen anacığım Çölyıldız Ekebaş “Kızım sen dünyaya benim en iyi arkadaşım olmak için, en güzel evladım olmak için,  en azimli yavrum olmak için gelmişsin. Benim en iyi arkadaşım olarak hemen iyileşeceksin ve birlikte gezeceğiz” dedi. Babacığım Emekli  Hava Binbaşısı Osman Ceyhun Ekebaş ise “Çaresizseniz, çare sizsiniz” diye bilinen cümleyi söyledi.. Canım kardeşim inşaat mühendisi Ahmet Nejat Ekebaş, Ankara ve Mersin’deki doktorlarıma röntgenlerim elinde koşturup dururken benim için gözyaşlarını tutamıyordu. Başarı, huzurlu, birbirine bağlı, mutlu bir ailedir.

Yatalak olarak yattım ondört ay ve bir o kadar ay da koltuk değneği ile yürüdüm. Şimdi koltuk değneksiz yürüyorum. Başarı, yapabileceğine inanmaktır. Başarı, umutsuzluk çukuruna düşmemektir. Başarı, inançtır. Başarı eline aldığın ödüller dışında bir şeydir. Yüreği seninle, senin için çarpan ailenin, dostlarının, komşularının olmasıdır. Başarıya odaklandıysanız, tüm engelleri aşarsınız. Bir Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk kızı olarak başarı hakkında  ben böyle düşünüyorum.

Yaşamınızın kolaylık ve zorluklarından bahseder misiniz?

Yaşamım engelli olduğum için zorluklarla dolu. Kronik romatizmal rahatsızlık, 4 ameliyat, ikisi büyük ameliyat. Uzun hastane günleri. Sonunda şunu öğrendim, kronik hastalık kötü bir arkadaş gibi.. Bunu olduğu şekliyle kabul edip, ömür boyu onunla yol alacağını içinde hazmedersen herşey daha kolay oluyor.  Merdiven ve alçak iskemleler benim için sorun. Yaşamımı kolaylaştıran bir ailem var. Yaşamlarını benim sağlığım ve rahatlığımı sağlamak üzere, bana adamış bir aile. Bu en büyük şansım. Anneciğim, kardeşim, rahmetli babacığım, rahmetli dayıcığım..

Haber ve fotoğraf peşinde koşarken rahatsız olduğumu unutuyorum. Kendimi sağlıklı sanıyorum, bir merdiven karşıma çıkana kadar. Hiç hastalığımı düşünmem. Yürüyorsam, istediğimi yiyebiliyorsam, görüyorsam  sağlıklıyım demek için yeterli  bence..

Azminizi ve başarınızı düşünerek soruyorum. Sizinle benzer sorunları yaşayanlar için önerileriniz nelerdir?

Eve kapanmasınlar. Aileleri ile dışarıya çıksınlar. Dışarıda hayat var. Sosyal olsunlar. Ne kadar çok insanla temas, o kadar mutluluk.. “Engelliyim” diye düşünmeyin. Engeller aşılmak içindir. Yataktan çıkın, televizyona bağımlı olmayın, kitap okuyun. Engelli çalışma grupları ve derneklerinde görev alın. Ben Datça Kent Konseyi Engelli Çalışma Grubu ve Datça Kent Konseyi Kültür Bilim Çalışma Grubu üyesiyim. Güzel çalışmalar yapılıyor. Katılın, üretin, işe yaradığınızı görün. Sevin sevilin, erkek arkadaşınız, kız arkadaşınız olsun. Sevmek sevilmek herkesin hakkı. İnsanlar engelinizle ilgili sorular sorarsa sinirlenmeyin, sabırla cevap verin. İnsanlar merak edebilir, gayet normal. Size kendinizi iyi hissettiren şeyler yapın. Müzik, resim gibi yetenekleriniz varsa değerlendirip, geliştirin. Doğal olun. Başarılı olacaksınız.

***

Datça Detay internet sitesi ve Datça Havadis gazetesi gönüllü muhabiri Esmeri Alev Ekebaş, 4 Ocak 1964’te Eskişehir’de doğdu. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden mezun oldu.

Uğur Mumcu Vakfı “Yaratıcı Yazarlık Kursu”nda yazı, fotoğraf sanatçısı Bahadır Cihangir Genç’ten aldığı derslerle de fotoğraf yeteneklerini geliştirdi.

2018 Datça Badem Şenliği sırasında çektiği “Festivallerin aranan nostaljisi: Macun” fotoğrafı ile DieGazete.de’nin açtığı yarışmada 100. Günün Fotoğrafı ödülüne layık görüldü.

Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği ve Datça Fotoğraf Topluluğu üyesi olan  Ekebaş’ın “Yıldızçölü” adlı bir şiir kitabı bulunuyor.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.