Tülin Kaynak:”Mutluluğa günümüz insanının çok ihtiyacı var. Sanatın da bu konuda ortaya koyduğu yapıtlarla yardımcı olması gerektiğine inanıyorum. “

0 146
“Aşk”, 60 x 100 cm. Tuval üzeri yağlıboya, 2013

Tülin Kaynak ile iki yıl önce bir röportajımız olmuştu… Sergisinden önce bir kere daha konuşmak istedim… Renkli resimlerini seviyorum… 24-30 Kasım arası Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi’nde görebilirsiniz..  

Serginize adını veren “Bilinmeyen” seriniz nasıl çıktı?
Resim yaparken, duygularımı ve hayal gücümü kullandım. Anlatması zor. Yeni bir şey  ortaya koymak için verilen gayret bu. Olmayan bir şeyi varmış gibi yapabilmek isteği ile ortaya çıktı “Bilinmeyen” serisi.. 
Resminizde yıllar içindeki gelişim ve değişimi sizin gözünüzden alabilir miyiz?
Resmim beni yansıtıyor. Bendeki değişiklikler resmime yansıyor. Sekiz sene öncesi yaptığım bazı resimler bana bugün de hitap ediyor, bunlar değişmeyen duygularımla yaptığım resimler.Ama bazılarında değişiklikler yapmak  istiyorum. Yaşamın getirdiği birikimler yansıyor. 

 


Duyguların yanısıra teknik ve malzeme için de mi aynı şeyi düşünüyorsunuz? Onlar da mı aynı kalıyor?

Malzemede ufak değişimlerim oldu. Ama teknik.. onun takdirini sizlere bırakıyorum. 


Sizde değişmeyen..  renkleri yoğun olarak kullanmanız.. Rengi seviyorsunuz…

Bütün renkleri kullanıyorum. Sadece bir renge ağırlık vermiyorum.. Resimde kahverengi  dışında bütün renkleri seviyorum.. Kahverengi bana  ölümü hatırlatıyor.  

Mutluluğun sanatla ilişkisi nedir?
Kendim için söyleyecek olursam..  resim yaparken çok mutlu oluyorum. Belki bu da resimlerime yansıyordur. Çünkü kendimi ancak resimle anlatabiliyorum. Mutluluğa günümüz insanının çok ihtiyacı var. Sanatın da bu konuda ortaya koyduğu yapıtlarla yardımcı olması gerektiğine inanıyorum. 

 

Sanat hep mutluluk mu vermeli?

Sanatın acıları çok vurgulamaması gerektiğini düşünüyorum.  Çağımızda yeterince acı var. İstediğiniz kadar acıyı vermeye çalışın bunu ancak yaşamış olanlar ve empati kurabilenler anlar. Daha çok üzüntü nedeni olur. Bir kısım ise farklıdır. Onlar zaten acıların kaynağı olduğundan bakar ve geçer… 

Acıları görmemezlikten mi gelelim?

Medya acıları yeterince gösteriyor. Sanatın görevi bu olmamalı. 

Sanatın toplumsal bir misyonu yok mu peki?
İnsanları mutlu etmek.. Bi tek buna ihtayıcımız var. Sanatın güzelliği insanlara değişik duygu durumlarını yaşatabilmesidir. Sergi salonunda bir resmin önündeki duygu durumun başka bir resmin önüne geçtiğinde değişiyor.  Duygudan duyguya geçiyorsun..  Sergi salonları ve müzelerde sanat izlemek izleyicilere böyle  farklı duygu durumları yaşatır. Sanat insanı durağanlıktan çıkarır. Hepimiz duyguları yaşamak için hayata sarılıyoruz.  

Eleştirisine de mi karşısınız?

Taraftarım. Ancak yol gösterici olmalı, karşı tarafın çalışma arzusunu kırmamalıdır.  

 

Sanat eleştirisini kast etmemiştim… Sanatın toplumsal eleştirisini sormuştum…
Sanatın savaş ve afetleri bütün çıplaklığıyla vermesinden yana değilim. Medya bunu yeterince yapıyor.. Medya, savaşı ve şiddeti yazdıkça insanların içindeki şiddet duygularını canlandırıyor. Bu tip olayların üzerine çok fazla gidilmesi insanlarda şiddet ve nefret duygularının artmasına neden oluyor. Şiddet şiddeti doğurur. Sanatın bunun reklamını yapmaması gerektiğini düşünüyorum.

Devamı…
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.