Asya’nın en batı ucu Babakale’de komün yaşam kıvamında bir tatil deneyimlemek isteyenlere…
Gezdiğim yerlerin hikayelerini araştırarak gittiğimde gördüğüm şeyler, yaşadığım anlar daha anlamlı hale geliyor.. Babakale’ye gitmeden önce de mitolojiye bir göz atmamak olmazdı.. Kazdağı olarak da bilinen İda Dağı’nın ve Anadolu’nun en batı ucu Lektos Burnu’dur.
Yunan Mitolojisi’nde Lektos Burnu, tanrıça Hera ile uyku tanrısı Hypnos’un İda Dağı’na çıkabilmek için denizden fırladıkları yerdir.. Tanrıça Hera, kocası Zeus’u uyutmayı ve o uykudayken savaşı Akhalar’ın lehine çevirebilmeyi başarabilmek için Hypnos’a güzeller güzeli Pasithea’yı vaad ederek kandırmış ve birlikte denizleri aşarak Lektos Burnu’ndan fırlayarak İda Dağı’na çıkmışlar.
Lektos Burnu, bugünkü Bababurnu.. Hani Mavi Yolculuk’a çıkanların ya da balıkçıların geçerken denize kuru ekmek attıkları yer.. Çok eskilere dayanan bir hikayesi var.
Piri Reis’in “Kitabı-ı Bahriyesi”nden alınmış bir öyküye göre, Osmanlı donanmasında adı “Peksimetyemez Latif Baba” olarak geçen denizci öldüğünde buraya gömülmüş. bu yüzden donanma, ne zaman bu sulardan geçse, uğur getirsin diye türbenin bulunduğu tarafa peksimet atmış.
Osmanlı gemilerinde Yeniçeri dini önderi olarak tanınan Bektaşi babası Sultan Baba vefat ederek buraya gömülmüş. Denizciler buradan geçerken buraya Baba Burnu ismini takmışlar.
Babakale, rüzgar yüzünden köyün önünde demirlemek zorunda kalan Osmanlı gemilerini korsanların yağmalarından korumak için Padişah III. Ahmet döneminde Vezir Kaptan Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış (1722 – 1729). Dikdörtgen planlı kale yaklaşık 3500 metrekarelik bir alana yayılıyor..
Babakale, yamaçlarındaki taş evleri, dar sokakları, limanı ve Osmanlı kalıntıları ile sakin bir belde. Köy halkı balıkçılık ve zeytincilik yapıyor. Babakale eskiden el yapımı bıçakları ile de ünlüymüş..
Arazi oldukça engebeli.. Köy dışından gelip buraya yerleşmiş çok insan var. köyün büyüklü küçüklü taş evleri taraça taraça denize doğru iniyor..
Geçen hafta bu evlerden birinde konuk edildim. Bülent Özak emekliliğini yaşadığı bu mekanda dostlarını ve dostlarının dostlarını ağırlıyor..

Haksız değiller.. Şehir yaşamının her geçen gün daha da yoğunlaşan telaş ve kirliliği, yapaylık ve karmaşası sıkışmış kalmış içimizde… Köyde her temiz ve sahici nefeste boşalıveriyorlar dışarı..
90.532.4463343
Babakale evlerinin kapılarında renk renk örme ipler var. İp kapı halkasına bağlı ise “evde kimse yok” demekmiş. Gevşek ise “yakınlardayım”. Halkaya takılı değilse “evdeyim”… Böyle bir geleneğin hala sürdürülüyor olması gerçek bir köyde olduğunuzun en güzel kanıtı..
ÇOOK YAKINDA GELECEĞİM..