Volkan Çöteloğlu: “Sanatla uğraşmanın beni her geçen gün daha da erdemli kıldığına inanıyorum”
Yaşım ilerledikçe, algım geliştikçe resimlerim de aynı paralellikte değişti ve gelişti. Ortaokul ve lise dönemlerimde resim yapmaya daha bir sarıldım. Çünkü herkesin yapamadığını yapmaya başlamıştım. Bu beni özel kılıyordu. Liseden mezun olduktan sonra güzel sanatlar üniversitelerinin varlığından haberdar oldum. Dayım beni deseni bana ilk öğreten heykeltraş İnayet Türkoğlu hocamla tanıştırdı. Profesyonelliğe ilk adımımı bu şekilde atmış oldum. Daha fazla araştırmaya, çalışmalarımın üzerine giderek kendimi geliştirmeye başladım. Artık sevdiğim bir şeyi yapmak ve geliştirmek için hedefim vardı, güzel sanatlara girip daha profesyonel anlamda resim yapmak istiyordum. Girdiğim yetenek sınavı sonunda Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni kazandım. Üniversite eğitimi ve okuduğum kitaplarla “sanat” keyif olmaktan çok benim için bir ihtiyaca ve sorumluluğa dönüşmeye başladı. Bilgi, yetenek ve sezgiyle birlikte gelen farkındalıkla beraber kimi zaman kendimi ifade etmek için farklı malzemeler kullandım, kimi zaman tuval yüzeyine çalıştım, kimi zaman da kağıt üzerine işler yaptım. Çünkü kağıt tuvale nazaran daha ucuz ve hızlı sonuç veren bir malzemeydi. Bunun yanı sıra video çalışmalarım oldu. Halen de sürdürüyorum.
Evet. Daha önce de dediğim gibi. Yaşadığım coğrafyaya yabancı kalmadan kendi kültürümden yararlanıyorum derken bunu demek istemiştim. Bize ait olan değerleri resimlerimde simgesel biçimde yer yer kullanıyorum. Selçuklu Yıldızı’nın cennetin 8 kapısını temsil ettiği söylenir. Bir başka kaynakta da artı – eksi sonsuzluğu ifade ettiğini okumuştum. Beyin formuyla birleştirerek artı – eksi sonsuz düşünceyi ifade etmeye çalıştım.
Bu müze 1937’de açıldı. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesi’nin müze olarak düzenlenmesini emretmiişti. Müzeyi bizzat açtığı, burada 10 bin yağlıboya tablo ve 400 heykelin olduğu biliniyor. Yetişmekte olan sanatçı adayı gençlerimiz Türk resmi duayenlerinin burada tahrip olmuş eserlerini belki de hiç göremeyecekler. “Tahrip olmuş” diyorum çünkü eserlerin korunması için gereken ortam sağlanmış değil! Kapandığından bugüne kadar eserlerin bulunduğu ortam sağlıklı koşullara sahip değil. Bir sanat eseri plastik açıdan yakından izlenmeli. Sanatın gelişimi açısından bu çok önemli… Biz yıllardır bu eserleri görmekten, izlemekten mahrum bırakılıyoruz. maalesef bu konuda çok sessiz kalıyoruz. Birileri sanat eserini, sanatçııyı ve sanatı bilerek baltalamaya, bu milleti ebediyen uyutmaya çalışıyor. Çünkü sanat en büyük silah, çünkü sant bilimin, gerçeğin ta kendisi…
Sanat mutluluk verir mi?
“Düşüncedeki Devinim”, 150x100cm, Tuval üzerine karışık teknik |
Volkan Çöteloğlu, ressam. Çalışmalarını halen Moda’daki atölyesinde sürdürüyor. |