Mete Bahtiyar Karataş: “İnsanın rol yaptığını farketmesi çok kısa bir anda gerçekleşiyor ve aynı hızla normale dönüyor.”
Sıcak cam üfleme tekniğiyle camı sıcakken şekillendiren Mete Bahtiyar Karataş, figüratif cam heykeller üretiyor. Halen çalışmalarını Eskişehir’de sürdüren sanatçıyla 18 Kasım’da İstanbul’da açılacak sergisi öncesinde konuştuk.
Son çalışmalarınızın hikayesi nedir?
Kendimi tanıma ve farkında olmaya çalışma hikayemin tetiklediği bir süreç diyebilirim.
Birçok şehir-okul-mahalle-ev değiştirdim. Geri dönüp baktığımda mekan değişikliklerinin kişiliğimde de yeni benler yarattığını keşfettim. Jung -Gurdjieff gibi insanlarda bu keşiflerimi pekiştirirken aslında birsürü maskemiz, her saniye birbirinden rol kapmaya çalışan birçok karakterimiz olduğunu öğrendim. Çalışmalarımda birçok kişi varmış gibi gözükse de aslında onlar tek bir kişinin anlık ifadeleri, dışarıdan gördüğümüz yansımaları.
Serginizin adı “Kısa Bir Aralık” bu yansımaların adı olsa gerek…
İnsanın rol yaptığını farketmesi çok kısa bir anda gerçekleşiyor ve aynı hızla normale dönüyor. Maskemiz olduğunu farkedip, unutuveriyoruz hemen. Sık sık yapmak zorunda kaldığımız çevre-tavır değişiklikleri yüzlerce ayrı role girmemize neden oluyor. Sergide yer alacak çalışmalarımda camın aniden soğumuş, sertleşmiş hali gözlemlenebilecek. Cam adeta zamanı durdurarak bu rollerin seyrine olanak sağlıyor. Sıcak camın yarattığı biçim değişiklikleri bu hızlı geçişleri bize fotoğraflayarak maskelerimize göz atabilme imkanı sağlıyor.
Tekniğiniz ve malzemeleriniz hakkında biraz daha fazla bilgi verebilir misiniz?
Kullandığım malzeme, teknik ve uygulama şekli Türkiye’de birkaç atölyede uygulanabilmekte. Erimiş halde gece gündüz hatta yılın tamamında yanan fırınlarda 1200 dereceden çelik pipolarla alınan camla işler üretmekteyim. Bu kadar meşakkatli bir süreci neden tercih ettiğim konusunda kendimi inandırabildiğim bir cevabım maalesef yok. Ana malzemeler paslanmaz çelikten ağır, kirli, paslı aletler, makaslar kocaman cımbızlar diyebilirim. Sıcağa dayanabilecek ne varsa kullanılabilir aslında. Kaşık çatal ile, dedemin verdiği bir bıçak ile yaptığım ayrıntılar var.
Cam ile sanat yapmak ne zaman düştü aklınıza, sonra neler oldu?
Sivil Havacılık Uçak Gövde Motor Bakım Bölümü’nde okuyordum ve 24 yaşındaydım. O zamanlar bir barda barmenlik yapıyordum. İlgilendiğim konuları, beni heyecanlandıran hayata dair ayrıntıları düşündüğümde, uzmanlaşmam gereken konunun uçak motorları olmadığını biliyordum. Evde ne yaptığımı bilmeden kilden heykeller yaparken kendimi güzel sanatlar sınavına hazırlanırken buldum. Gündüzleri çizim kursuna gitmeye başladım… ve süreç başladı.
Bu süreci, eserleriniz üzerinden sanatınızın gelişim ve değişim sürecini anlatır mısınız?
İlk kişisel sergim olması sebebiyle bir değişim süreci göremiyorum. İş üretebileceğim bir atölye yapma amacı ile Eskişehir’e taşındım. Bu arzu benim yaşadığım şehri değiştirdi.
İşleriniz yaşamınızı değiştirirken sizi yaratmaya iten, tetikleyen unsurlar, ilham kaynakları neler oldu?
Benzetme yapmayı hep sevmişimdir. Aklımdan geçenleri üçüncü boyutla eşleştirdiğim zaman heykel yapmış olduğumu farketmem katıldığım ilk sergide oldu. İlham kaynağımın bu içgüdü olduğunu düşünüyorum. Ortadoğu’da yaşamanın insanı zihinsel ve bedensel olarak durmadan çalışmaya ittiğini ve bu durumun beni üretken kıldığını, tetiklediğini düşünüyorum. Aynı anda zihinsel ve fiziksel eylem halinde olmam gereken bir iş yapıyor oluşum kendimi şanslı hissettiriyor.
Sanatın günlük yaşamımızdaki yeri ne olmalıdır sizce?
Mümkün olduğunca hayatımıza dahil olması gerektiğini düşünmekteyim. Günlük yaşamımıza eserin hangi yolla dahil olacağı ve kim tarafından dahil edileceği sorularını çok iyi bir şekilde cevaplamamız gerekiyor. Yoksa etrafta kalıcı pişmanlıklar yaratıyoruz. Şehirlere, sokaklara, duvarlara…
Günümüz sanatı hakkında neler söylemek istersiniz? Size uzak ve yakın yönleri neler?
Küresel ve kaotik bir durumda olduğunu düşünüyorum. İfade yolları izleyici ve sanatçı açısından bu kaosu beslemekte. Kısa süre önce sanatın olup olamadığını düşünürken şimdi ise bu küreselleşmeyle yeni bir vücut bulduğunu düşünmekteyim. Ben var olduğunu zannettiğim, bildiğim ve ifade etmeyi sevdiğim şekilde bu ifade yollarını yürümekteyim. Malzeme, fikirler ve imkanlar üçgeninin dışına çıktığımda bu soruları kendime sormaya başlıyorum. Bu sebeplerle günümüz sanatını yaptığım şeye bir hayli uzak görüyorum.
Çocuk eğitiminde sanatın rolü nedir sizce?
Mutlu, sakin, fiziksel ve ruhsal olarak dengeli insanlar yetiştirmek istiyorsak sanatla içiçe bir çocukluk geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Mutluluk ve sanat arasındaki ilişki hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Öncelikle mutluluk ve izleyici olmak arasında bir ilişki olduğunu düşünüyorum. Algılayan olmanın verdiği halin mutlulukla karıştırabildiğini düşünmekteyim. Bu hazzın ismini bilmiyorum ve doğrudan mutluluk diyemem buna.
Size verilmiş en etkili profesyonel nasihat neydi, kim vermişti?
Eski patronum gece ikide mesaj atmıştı: ‘’Glass blowers are truck drivers of the art world. Cam üfleyiciler sanat dünyasının kamyon şoförleridir.’
Hayatın anlamı nedir size göre?
Fikrimce, kendimize neyi anlam edinirsek o hayatın anlamı oluyor. Değiştirilebiliyor, eskiyebiliyor, tamamlanabiliyor, dönüşüp değişebiliyor.
Sanatınız dışında hayatınızda başka neler var?
Sanatım-yaptığım iş, buna bağlı tercihlerim ve sosyolojik zorunluluklarımı birbirine bağlı gibi hissediyorum. Birine dokunduğum anda diğerlerinde o titreşimi hissediyorum. Sorunuzun cevabı olarak işim, ailem, arkadaşlıklarım diyebilirim.
Mete Bahtiyar Karataş
1990 yılı doğumlu Karataş, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Cam Bölümü mezunudur.
“Kısa Bir Aralık” isimli cam heykel sergisi 18 Kasım – 10 Aralık 2021 tarihleri arasında Galeri Selvin’in Arnavutköy galerisinde pazar günleri hariç 11:00 – 19:00 saatleri arasında görülebilir.
Okuduğum en iyi sanatçı röportajıydı. İlham verdi. Başarıları daim olsun.