An ve Anlam 18 – Gülay sorar, Gün yazar. Her pazar…
Gülay:
Bu hafta yüzeysellik ve derinlik ile ilgili yazabilir misin?
yarıaydın – aydın
bakmak – görmek
göz gezdirmek – okumak
çevresinde dolanmak – girmek
anlamak – özümsemek
duymak – bilmek
kelimelerinin çevresinde…
Bu soru bana ulaştığında, nedense, ben yazı yazmayı biliyor muyum diye sordum kendime. Sonra üzerinde durmadım, unutuverdim bu sorgulamamı, ve şimdi, Türkiye saati ile Pazar gününün ilk dakikasında yazmaya oturduğumda yeniden, şu okumakta olduğunuz kelimeleri yazarken buldum kendimi.
Üzerinde göz gezdirmek için elinize, karşınıza aldığınız bir yazı, zaman olur, sizinle iletişim kuruverir ve onu dikkatle okumak için çağırır sizi, o daveti reddetmez, belki biraz sonra ele almayı düşündüğünüz işlerinize bakmak yerine sözkonusu anlatıya kulak verirsiniz. Bunun, o kendini kaptırmışlığın farkında bile olmayabilir, üstelik sonrasında o paylaşıma düşüncelerinizle eşlik bile etmeye devam edebilirsiniz. İşte böylesi durumlarda okumuş olduğunuz yazı bir şekilde amacına ulaşmış, size kattığı anlamlar ile zenginleşmiş, her yeni okuyucusunun kendisinden alıp verdikleri ile kendisini tamamlamaya yönelik bitmez yolculuğunda bir adım daha ilerlemiş olacaktır.