An ve Anlam 16 – Gülay sorar, Gün yazar. Her pazar…

0 81

Gülay: 

Bu pazar tangodan bahsetmeye devam etmek ister misin?  
 
Tangoda erkek kadına figürlerini en rahat ve zevkle yapabileceği ortamı sağlamakla yükümlüdür… Gerçek hayatta bu şövalye erkek  tutumuna yer var mı hala?  
 
Gün:
Bir elinde filesi, diğerinde evrak çantası, yamacın altında göründü Turhan amca. Ağır adımlarla çıkmaya başladı yokuşu. 
 
– Turan Amca, Turan Amcaaa … 
 
Pardesüsünün cebini hızla yokladı, evet şekerler yerli yerinde… Gülümsedi.  Çocuklar sokak aralarından beliriverip kendisine doğru koşadursunlar, birkaç adım gerisindeki odun destesine yöneldi, elindekileri bıraktı odunların üzerine, destenin alçakça bir yerine oturdu usulca. Bir sigara sarmak üzere tütünlüğünü çıkardı. Çocuklar çevresini çoktan sarmışlar, kimi destenin üzerine çıkıp yanıbaşına oturmakta. Herbiri kendince güzel bir yer kapmak peşinde, ortalık kıpır kıpır…
Yüzünde bir gülümseme, açtı tütünlüğünü, alışkın hareketlerle başladı sarmaya sigarasını. Yanıbaşında gitgide artan neşeli çocuk şakırdıları…  Pantalon cebinden çıkardığı kibrit kutusundan bir kibrit çekti, kutu hala elinin içinde, yavaşça uzandı ayakkabısının tabanına, kısa bir hareketle sürttü, yaktı.. az bekledi, ateş hafifçe durulduğunda yaktı onunla sigarasını. 
 
Çocuklar artık susmuş, büyülü bir sadelikte gelişen alışık oldukları hareketleri izlemeye koyulmuşlardı. Gözleri cıgarasının kızaran ucunda, bir nefes çekti Turan amca, az bekledi, dumanı sakince, onunla biraz oynayarak serbest bıraktı. Küçük topluluk sakinlemiş, o dumana odaklanmış iyice susmuştu: 
E, anlatın çocuklar, neler yaptınız bugün?
Birden başladılar … Herbiri kendi hikayesini anlatmaya…
* * *
Yavaş ve sakince yaşanırdı eski zamanlar. Anlatmalara, söylenenleri dinlemelere ayıracak daha çok zaman vardı. Birlikte bile oynanıyordu sokaklarda, o sadece birkaç arabanın göründüğü boş ve sakin sokaklarda, bahçelerde. Sigaranın zararları henüz dile getirilmiyor, çocukların yanında bile içiliyordu, dumanlar salına salına.

 

Turan Amca eşiyle izdivacını nasıl yaşamıştı kimbilir. İşte bu, konuşulmazdı o zamanlarda. Ama görünen oydu ki, Nezahat Hanım her zaman kapısı, sandalyesi tutulan, elindeki fazla yük varsa alınıp taşınan, konuştuğunda susulup söylediği dinlenen bir kadın oldu.
O çocuklar peki, onlar nasıl yaşayacaklardı ilişkilerini ? Evlerine nasıl gidip gelecekler, sohbetlere, yolları üzerindeki çocuklara ne kadar zaman ayıracaklardı ?
Bugün bu satırları okuduğumuzda yanıtları biliyoruz artık. Hep, birşeylere ulaşmak adına hızlanmaya, sonrasında koşturmaya başlayan o küçük insanlar, büyüdüklerinde bırakın durulmayı, değerler çoğu zaman sahip olunanlar ile ölçülmeye başlamış olduğundan, az sayıdaki konumdan kendilerini ilgilendirenlere ulaşmak adına birbirlerini bile iteklemekte olacaklar, az da olsa başbaşa olabildiklerinde ise sohbet etmek, birbirlerinin gözlerine, gönüllerine bakmak yerine, uzaklardaki kimi başkaları ile, haberleşiyor olduklarını zannettikleri, ama aslında çok kişilik yalnızlıklar oynamakta oldukları aletlerine vereceklerdi dikkatlerini.
Bırakın birlikte incelikleri paylaşmayı, yanyana olduğunuzda bile birbirinizle ilgilenmediğiniz kişiye, kişilere yönelik, küçük dikkatlerin ürünü, saygı davranışlarını yaşamınızda ne zaman ve nasıl varedeceksiniz, düşündünüz mü bunu. Buna zamanınız kaldı mı ? Üstelik zaman geçtikçe çevresinde böylesi davranışları görmüş olanlar bile azalmakta. Yanınızdaki kişi de zaten, sizden öylesi bir yaklaşım beklemiyor günümüzde.
Bir hanıma eşlik ettiğinizde onun kapısını tutmak, yolda yürürken kendisini tehlikeden koruyacak konumda bulunmak, kendisine saygılı öncelikler sunmak artık kimi zaman garip kimi zaman ise biraz şaşkınlıkla karşılanmakta. Böylesi şaşkınlıkları, hayranlıkları çokça yaşadığıma göre bu “eski kafa” yani şövalye tutumu içeren davranış kalıbının yönüne yakın olduğumu söylemem gerekir. Karşılaştığımızda, kapınızı açar, siz masaya otururken iskemlenizi tutarsam şaşırmayın, tadına varın sadece. Ve bilin ki, siz de karşınızdaki, yanınızdaki insana yine saygı, yine asalet içeren kimi tutum ve davranışlar içerisinde olabilirsiniz. Şövalyeler de tatlı sözler duymak, bir kanadın altına yumulmak, korunmak isterler, bundan mutlu olurlar.
Şimdi diyeceksiniz, tangodan söz etmedim bile, haklısınız, ama geçenlerde demiştim ya, tango yaşamın aynasıdır diye, bu yazdıklarımı şimdilik uyarlayın tangoya, yanılmamış olacaksınız. İleride bu birkaç yazıdır tangonun yanında yakınında bulunup dile getirmediklerim mutlaka bir yazıya dönüşecektir. Onu da birlikte okur, tadını çıkarırız.
Peki, sen bunları böyle anlatıyorsun ama kişilerin birbirlerine saygısı sadece göze gelen davranışlar ile değil, düşüncelerin özünde yer alıyor, kapıyı tutmayı düşünmüyor olmak saygısız, ilgisiz olmak değil ki diyebilir, modern ve hızlı yaşamımızın birçoğumuzu şekillendirmiş olduğu yeni ilişki kalıplarına, beklentilere dem vurabilirsiniz. Haklısınız, kişi sayısı kadar yüzeyi ve açılımı olan bir konuyu, toplumun hızla değişip iyi mi kötü mü bilemediğim ama gelişmekte olduğu zaman dilimleri içerisinde gözlemleyince bu çeşit ikilemler her zaman olacak. 
 
Ben sadece bir yönü ile ele aldığım bu konu üzerinde düşündüm, dilerseniz sizler de yaşamınızda kişilerin birbirlerine karşı saygılı ve ilgili olmaları konusunda gözlemci olun, düşünün biraz. Göreceksiniz, malzeme bol. Şekli ne olursa olsun özü saygılı oldukça her yaklaşım karşınızdaki kişiyi için için mutlu edecek ve kendisinin yaşam olaylarını rahat ve zevkle yapabileceği ortamı sağlamakta yardımcı olacaktır.
Ve, aslında önemli olan da budur. 
 
Değil mi?
  
Gün ARUN
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.