Dört yıldır İstanbul’da yaşayan, ezoterik Beshara Okulu mensubu İngiliz ressam Colin Azim Looker’ın sergisi 25 Nisan’da Gallery Park Art’da….
Şu kalabalık şehri bırakıp gideceğimiz günlerin hayalini kura kura yaşıyoruz çoğumuz… Ama bir türlü de gidemiyoruz. Karşımıza nereden nasıl çıkacağını bilemediğimiz sürprizlerin bağımlısıyız da ondan! Geçen sabah Moda’dan çıktım Yoğurtçu Park’ına doğru yürüyorum… Gallery Park Art çıktı karşıma… Yeni açılmış pırıl ğırıl geniş bir mekan. tam parkın karşısında. Kadıköy için bir kazanç daha… Galerinin yöneticisi Bahar Aykaç ile, ressam Colin Azim Looker ile tanıştım. Dört yıldır İstanbul’da yaşıyormuş. Resimlerine baktım. Konuştuklarımızı aktarmam şart oldu…
Sergi 25 Nisan 3 Haziran arası açık kalacak. Galeri, Yoğurtçu Park Caddesi 44 numarada.
Azim’e ismini Bülent Rauf vermiş. Altı ay harcamış bu ismi bulmak için. Ve ismin kesinleşmesi için de üç tane farklı mesaj beklemiş. Biri rüyasında, diğer iki mesaj da günlük hayatında gelince Azim’in isminin Azim olduğuna karar vermiş. Ve onu uyarmıs. Bu isim çok güçlü bir isimdir. Su gibi azimli olmalısın yoksa isim seni tüketir demiş. Azim bu ismin ona çok şey öğrettiğini ve hala ismin anlamlarını keşfettiğini söylüyor..
“Wittenham Clumps”, 160 x 195 cm. Tuval üzeri akrilik zemine yağlıboya. |
Resimlerinize ilham olan şeyler nedir?
“Wittenham Clumps” 170x185cm., Tuval üzeri akrilik zemine yağlıboya. |
Beshara Okulları’nda geçirdiğim günlerden birinde rüyamda Hacı Bektaş-i Veli’yi gördüm, uyanıp rüyamı Bülent Rauf’a anlattım. O da direkt olarak Hacı Bektaş’a gitmem gerektiğini söyledi. Ben de ertesi gün gittim. Gider gitmez de Bektaşilik yolunda öğretmenim olacak insanlarla karşılaştım. Bektaşi öğretisinin kendine has inanılmaz serbest fikirli, hümanist bir karakteri vardır. Bu öğretinin çoğu kitaplar vasıtasıyla aktarılmaz, daha çok Baba’ların ağzından dinlenir. İnanılmaz güzel yazılmış yazılar var tabii… Yunus Emre’nin ve Kaygusuz Abdal’ın şiirleri örneğin.
“Wittenham Clumps” 90×90 cm. Tuval üzerinde akrilik zemine yağlıboya. |
Bu topraklarda, bizim insanımızla kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Neden Türkiye’de yaşamayı seçtiniz?
Türkiye’de böyle hissetmiyorum. Kapıların açık olduğunu düşünüyorum. Burada zihinsel yolculuklar ve duyguların hareketi daha kolay. Ve burada yaşamayı seviyorum çünkü yaratıcı çalışmalarımı yapmayı kolaylaştıran bir yer. Avrupa’da sizi ve içinizi aydınlatacak bir şey yok. Oradaki minimalist sanat dalı benim için içi boş bir sanat dalı gibi. Orada klostrofobik hissediyordum. Orada mistik Şamanik dünyaları ziyaret etmek çok zordu ama Türkiye’de bu kolay.
Beğendiğiniz ve etkisinde kaldığınız sanatçılar kimler?
Meditasyon ve resim çalışmalarınız arasında bir ilişki kuruyor musunuz?
Evet, meditasyon ve resim arasında bir bağlantı olabilir. Meditasyon yapan rahipler, meditasyon sonunda ellerine bir fırça alırlardı ve hızlıca mükemmel bir daire çizerlerdi. Bu konuda yazdığım denemeler var.
“Wittenham Clumps” Kağıt üzerine suluboya, 30 x 40 cm. |
Üç boyutlu bir alan yaratmak için dışarıdan gelen bir ışık kaynağına ve gölgelere değil, yalnızca saf renklere ve içsel ışığa başvurduğunuzu söylüyorsunuz… Bu söyleminizi Matisse’in tablolarında derinlik yerine rengi kullandığı çalışmalarına benzetebilir miyiz?