Atlas Sarrafoğlu: “Herkesin harekete geçmesi gerekiyor. Yüzyılın sonunda ısı 7 derece yükselecek diyorlar. Hayat kalmaz o ısıda. Kaybedecek zamanımız yok.”

0 395

İklim krizine dikkat çekmek için uğraşan çocukların cuma günleri okula gitmeme eFridays For Future (Gelecek için Cumalar) hareketi 20 Eylül Cuma günü dünya çapında eylem çağrısında bulundu. BM İklim Zirvesi’nin hemen öncesinde başlayacak ve 27 Eylül’de sonlanacak küresel iklim eylemlerinin sayısı haftası boyunca 137 ülkede 4 bin 500’ün üzerinde. 15 tanesi Türkiye’de gerçekleşecek.

21. yüzyılın en önemli halk sağlığı problemlerinden biri olan iklim krizi hakkında ne yapmamız gerektiğini bize çocuklar söylüyor.  Gelecekleri hakkında endişelerini dile getirmekten öte şeyler de yapabilecekler gibi duruyor. Biz farkına varana kadar…

18 bin sene önce son buzul çağı sona erdiğinden 20’inci yüzyılın başına dek dünyadaki ortalama sıcaklıklar bir dereceden fazla değişmedi. Sıcaklıklar ondan önceki yüz bin sene boyunca böylesine sabit kalmamıştı. Bu istikrar dünyada yaşayan insan sayısının binlerden milyarlara çıkmasına neden oldu.  Çünkü tarlaları sürmek ve ürün alabilmek için kış ve yaz mevsimlerinin dengeli bir ardışıklığı oldu. Yani tohumu at, gübreyi yay, yağmur yağsın, ürün gelişsin, hasadını yap… Ne zaman tarlayı ekeceğini, yağmurların ne zaman yağacağını bildiğin sürece sorun yok. Hasat yapabilir, ürününü stoklayabilir, yaşamını sürdürebilirsin. 18 bin senedir değişmeyen iklim şartlarında yaşıyoruz. İklim koşullarının kısa sürelerde fazla değişmemesini sağlayan da Güneş’ten Dünya’ya gelen enerji miktarı ile Dünya’dan uzaya yayılan enerji miktarının eşit olmasıdır. Bu durumda Dünya’nın iklimi değişmeden kalabilir. Ama enerji miktarları farklı olursa iklim de sürekli değişir. Bugünkü gerçeğimiz ise iklim değişikliğinin giderek artmasıdır. İnsanlık ve doğa için tehlike çanları çalmakta amazonlar yanmakta, buzullar erimekte, fırtınalar ve seller olmaktadır.

18 bin senedir toprağın altındaki kömür, petrol ve doğal gazı çıkartıp yaktığımız ve yakmaya da devam ettiğimiz için dünyanın atmosferi ısınıyor. Bu ısınma iklimin değişmesine yol açıyor. İklim öylesine hızlı gerçekleşiyor ki artık bu problem bir kriz halini aldı. Bu konuda ciddi adımlar atmazsak bu sadece kutup ayılarının değil gezegendeki tüm canlı türlerinin yok olmasına neden olabilir.

Bilim adamları geri dönülemeyecek noktaya sadece 11 yıl kaldığını belirtiyorlar. O da bu değişim sabit hızda ilerlerse…

Bu konuyu dünyaya duyuran ne yazık ki hükümetler değil. Petrol şirketleri de değil. Tüketim çılgınlığını pompalayanlar da değil.

İklim krizini dünyaya duyurmaya çalışan ve önlem almamız gerektiğini haykıran kesim geleceğine sahip çıkmak isteyen çocuklar. Şimdilik…

****************************************************************************

12 yaşındaki Atlas Sarrafoğlu kararlı görünüyor. Sorularıma verdiği yanıtlarla beni fethetti:

İklim krizini ilk farkına varışın nasıl oldu?

İklim krizi zaten hep varmış ama ben Greta’nın konuşmasını dinledikten sonra gerçekten etrafımda neler olduğunu anlamaya başladım. Bu farkındalığı devam ettirmek üzere 8 Mart’tan bu yana iklim aktivisti olarak sokaklarda, okullarda, davetlerde, toplantı ve sergilerde konuşmalar yaptım.

Aileni nasıl ikna ettin okul grevi eylemine?

Annem zaten benimle beraber Greta’yı dinleyerek çok etkilendi. Onun desteğini hissettiğim için grevlere başladım. Yani benim annemi ikna etmem gerekmedi. Babam da başından beri bana bu konuda destek oluyor zaten.

Okulun ve öğretmenlerin bu konuda ne düşünüyor?

Bunun cevabını iki aşamalı vermem gerekiyor. Geçen sene farklı bir okuldaydım ve bana grev dememem konusunda defalarca uyarı yapıyorlardı. Oysa ben sadece iklim krizinden yok oluşa gittiğimizi anlatmaya çalışıyordum. Okulda pankart tutmama da izin vermiyorlardı. Oldukça zor bir sene geçti benim için. Şimdi ise beni destekleyen bir okuldayım ve çok umutluyum bundan dolayı.

 

İklim kriziyle baş edebilmek için insanları nasıl harekete geçirebileceğinize inanıyorsun?

Biz çocukların sesini duyup da harekete geçmeyenlerin harekete başka türlü geçebileceğini düşünmüyorum. Bence herkes iklim krizini biliyor ama kimse ne yapacağını bilmiyor. Küresel grevlerimiz harekete geçmek isteyenler için iyi bir birleşme platformu oluyor.

Konuyla ilgili seçtiğin sloganlar neler? Senin ve diğer aktivist arkadaşlarının?

Ben başından beri aynı sloganla ilerliyorum. “Gezegen B Yok” çünkü canlı hayatının sona ermesine sebep olan petrol, kömür ve doğalgazı toprağın altında tutmadığımız sürece kaçacak hiçbir yerimiz kalmayacak. Sadece 8 Mart’ta yaptığım grevimde ilk pankartım olan “Geleceğimle Oynama, Kömür Yakma” yazıyordu. Diğer arkadaşlarımın sloganları çok değişiyor ama en sevdiklerimi söyleyeyim size; “İklimi Değil, Sistemi Değiştir”, “Sizler Yetişkin Gibi Davranmazsanız, Biz Davranırız”.. O kadar çok yaratıcı pankart var ki sevdiğim…

Hangi eylemlerin insanları daha kolay ikna edebiliyor? Harekete geçirdi?

Genelde çocuklarla buluşmalarım onların üzerinde etki yaratıyor. Mesela geçtiğimiz yaz adalardan birinde misafirdim, adadaki çocuklarla beraber grev yaptık, bir sonraki küresel grevde bir baktım, yanımdaydılar.

Çevrendeki insanlardan örnek vererek doğada olmayı ne kadar sevdikleri, doğa ile ne yaptıkları hakkındaki gözlemlerini anlatır mısın?

Benim çevremde ne yazık ki doğaya çok yakın olabilen kimse yok. Evet doğayı seviyorlar ama iş ve okul hayatından kimin doğaya yakın olabildiğini merak ediyorum.

İnsanların diğer canlılarla ilişkileri nasıl? Onların yaşamlarıyla ilgileniyorlar mı sence?

Genellemek çok zor bu konuda. Şehirde yaşarken dediğim gibi diğer hayvanları anlayabilmek çok zor. Atınız, köpeğiniz, kuşunuz, kediniz yoksa, hayvan tanımıyorsunuz çünkü.

Metan gazı salgılayan hayvanların kısıtlanması gerektiği gerçeğini algılayabiliyorlar mı ne dersin?

Tüm bu konuları herkes anlamak zorunda değil bence. Ben anladıktan sonra vejetaryen oldum. Ama şu anda öncelikli olanlar petrol, kömür ve doğal gaz… Bunların acil durdurulması gerekiyor.

İklim krizini anlatarak günlük yaşamlarını etkilediğin insanlar oldu mu?
Bilmiyorum, 15 Mart’ta yaptığım çağrı ile 800 kişi grevime geldi. Bu kadar insan sokağa çıkıyor, etkilediğim olmuştur herhalde. Tek tek iklim krizini anlatmakla baş edebileceğimiz bir durum yok ama burada kesinlikle. Krizin etkisi çok büyük.

Farkına varıp bir şeyler yapmaya başladıklarında neler hissettin?

Yeterli olmadığını hissettim. Herkesin harekete geçmesi gerekiyor. Yüzyılın sonunda ısı 7 derece yükselecek diyorlar. Hayat kalmaz o ısıda. Kaybedecek zamanımız yok.

Arkadaşlarının ne kadarı tehlikenin farkında? Sana tepkilerinden bahseder misin?

Genel çoğunluk farkında değil, alışkanlıkları da o yönde değil maalesef. O yüzden iklimin eğitime girmesi için bakanlığa talep mektubu gönderdik, hala ses yok.

Diğer ülkelerdeki yaşıtlarınla iletişiminiz nasıl? Neler planlıyorsunuz?

Geçen Ağustos ayında Lozan’da iklim aktivistlerinin bir toplantısına katıldım. Bir hafta boyunca çalışmalar yaptık. Arkadaşlıklarımız da kuvvetlendi tabii. Birbirimizi destekleyerek, deneyimlerimizi paylaşarak ilerliyoruz. Haftada bir video konuşmaları yapıyoruz.

Onların yaşadığı zorluklar neler? Senin yaşadığın zorluklar neler?

Her ülkenin farklı yönetim ve siyaset şekli var, coğrafya, iklim krizinden etkilenme şekillerine göre farklılıklar gösteriyor. Ben İstanbul’da yaşıyorum, pek bir zorluk yaşadığımı söyleyemem. Genelde izinli grevler yapıyoruz zaten. Ailem, okulum, arkadaşlarım beni destekliyor. İklim konusunda profesörler, gazeteciler ve stk üyesi insanlarla konuşma fırsatı buluyorum bol bol. Şikayet etme hakkım yok galiba. Tek sorun karar alıcıların sesimize kulaklarını kapatmaları. Bence yakında duyacaklar bizi.

Projelerinden bahsedebilir misin?

Şu anda projelerimden bahsedemiyorum çünkü önümde kocaman bir sekizinci sınıf ve lgs sınavı var. Ama durmayacağım, onu söyleyebilirim.

Ülke yöneticilerinden neler bekliyorsun?

Petrol, kömür ve doğal gazı toprak altında bırakmalarını, Paris Anlaşmasını meclisten geçirmelerini ve en önemlisi acil iklim durumu ilan etmelerini.

Sanat ile aran nasıl? İlgilendiğin alanla ilişkin hakkında bilgi verir misin?

Küçüklüğümden beri çizgi roman yapıyorum bir de şiir yazıyorum. Geçtiğimiz ay İstanbul’da yaşanan sellerde evsiz biri ölmüştü. Lakabı Cici Baba imiş. Onu duyduktan sonra oturdum bir şiir yazdım, buna video çekildi bir de.  Şiir videosu linkine buradan ulaşabilirsiniz. Umarım beğenirsiniz.

Greta’nın konuşmasını nasıl buluyorsun? Eklemek istediklerin var mı?

Ona hep saygı duyuyorum. Cesareti, duruşu ve söyledikleri ile fark yaratıyor.

Teşekkürler Atlas.. Yolunuz açık olsun..

*************************************************************************************

 

Greta Thunberg’in konuşmasını izlememiş olanlar için buraya aldım:

Artık liderlerden bir şey istemeyeceğiz

25 yıl boyunca sayısız insan Birleşmiş Milletler iklim konferanslarının yapıldığı binaların önünde durdu ve liderlerimizden emisyonları durdurmalarını istedi. Ancak, açıkça görülüyor ki emisyonlar artmaya devam ediyor.

Bu yüzden onlardan bir şey istemeyeceğim. Bunun yerine medyadan bir şey isteyeceğim, artık krize kriz gibi davranmaya başlamalarını. Bunun yerine dünyanın her yerinden insanlara liderlerin bunu beceremediğinin farkına varmaya çağırıyorum. Çünkü varoluşsal bir tehditle karşı karşıyayız ve bu çılgınlığı sürdürecek zamanımız yok. İsveç gibi zengin ülkelerin küresel ısınmayı 2 derecede tutma hedefine ulaşması için emisyonlarını yılda en az yüzde 15 azaltmaya başlaması gerekiyor.

Altıncı büyük yok oluşun ortasındayız

Medyanın, liderlerin ve herkesin bundan başka hiçbir şeyden söz etmemesi gerektiğini düşünebilirsiniz, ama aslında kimse bundan söz etmiyor. Ya da kimse her gün tükenmekte olan 200 tür ile birlikte altıncı büyük yok oluşun ortasında olduğumuzdan söz etmiyor. Dünyanın beş büyük yok oluşuna geri gitmeye çalışacağım. (4 buçuk milyar yıllık dünya, tarihi boyunca beş büyük yok oluş yaşadı.) Dahası, kimse Paris Anlaşması’nda açıkça belirtilmiş olan küresel ölçekte ve eşit mücadele etmenin gerekliliklerinden bahsetmiyor. Bizimki gibi zengin ülkelerin 6-12 yıl içinde günümüzün emisyon hızını sıfıra indirgemesi gerektiği anlamına geliyor ki, böylece yoksul ülkelerdeki insanlar zaten inşa ettiğimiz alt yapının bir kısmını oluşturarak yaşam standartlarını yükseltebilsinler. Sağlık hizmeti, elektrik, temiz içme suyu gibi… Zaten her şeye sahip olan biz, Paris İklim Anlaşması’nın yükümlülüklerini yerine getirmezken Hindistan, Kolombiya ya da Nijerya gibi ülkelerin iklim krizine nasıl bakmasını bekleyebiliriz ki? İşte bu yüzden bu yıl Ağustos ayında İsveç parlamentosunun önünde oturmaya başladım. İklim için okul grevine başladım. Bazıları büyüyünce iklim bilimci olursun diyor. Bazı insanlar bunun yerine okulda olmam gerektiğini söylediler. Bazı insanlar bir iklim bilimci olmak için okula gitmem gerektiğini böylece ileride iklim krizini çözebileceğimi söylediler. Ancak biz kanıtlara da çözümlere de zaten sahibiz. Ve ayrıca belki de olmayacak bir gelecek için neden okula gitmek gerekiyor, kimse geleceği kurtarmak için bir şey yapmazken? En somut gerçekler bile toplumumuza bir şey ifade etmezken bu gerçekleri öğrenmem ne ifade ediyor? Her gün 100 milyon varil petrol kullanıyoruz. Bunu değiştiren hiçbir politikacı yok. Petrolün yerin altında kalmasını sağlayacak hiçbir yasa yok.

Liderler hoşlansın ya da hoşlanmasın ayaklanacağız

Bu şu anlama geliyor, dünyayı kuralına göre oynayarak kurtaramayız. Çünkü kurallar değişmek zorunda. Bu yüzden geleceğimizi önemsemek için dünya liderlerine yalvarmaya gelmedik. Bizi geçmişte görmezden geldiler ve tekrar bizi görmezden gelecekler. Buraya onlar hoşlansın ya da hoşlanmasın değişimin geldiğini söylemek için geldik. İnsanlar meydan okumak için ayaklanacak. Ve liderlerimiz çocuk gibi davranmaya devam ettikçe, uzun zaman önce alınması gereken sorumluluğu biz alacağız.

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.