Dilek Aksu: “Masuralardan, dokuma tezgahından çıkan seslerle şarkı söyleyerek tasarlıyorum kumaşlarımı…”
Dilek Aksu bir kumaş tasarımcısı. Dün gece birlikte If İstanbul Festivali filmlerinden birini seyrettik. KanZeOn”. Japonca anlamı “dünyanın çığlıklarını duyan kadın”. Budizmi, Japon performans sanatlarını anlatan film sesleri ve görüntüleri ile büyüledi bizi. Sinemadan sonra konuştuk, konuştuk…
Filmdeki görüntüler şahaneydi. Mekanlar, dokular, muhteşem renkler ve seslerin ardındaki doğanın o muhteşem gücü… Sanatçılara, tasarımcılara saygım büyük. İnsanı özgürleştiriyorlar. Sen neler hissediyorsun tasarımlarını üretirken?
Bana hiç böyle bir soru sorulmamıştı. Hoşuma gitti Gülay. Filmdeki kadın gibi sesleri dinlemeyi seviyorum ben. Tezgahın sesi, masuraların, mekiklerin sesi… Kumaşlarımı tasarlarken bu seslerle içimden şarkı söylerim… Björk müzikleri gibi…
Masuralardan çıkan, çözgülerden çıkan ince sesler, kalın sesler… ve renklerle dans ederim. Zeytin bahçesinde yağmurla çeşitlenen yeşiller, mevsim baharsa çiçeklerin renkleri, kuşların renkleri içinde…
Evet. Şimdi artık koza yetiştiriciliği kalmadı. İpek ipliği Çin’den, Hindistan’dan, Brezilya’dan ithal edliyor.
Kumaşların neler sunuyor?
Sadelik ve doğallık… Tezgahta çalışanların, kumaşların, çevrenin doğallığı bütünleştiğinde benim hoşlandığım şeyler çıkıyor ortaya. Kumaşın inceliği, dokusu, ışıltısı ve saydamlığı hayatın içinde olan değerlermiş gibi geliyor bana. Herhalde kumaşı bu yüzden seviyorum.
Öylemi buluyorsun? Bunun çok faydasını görmedim.
İstanbul’un hareketi , enerjisi, doğası, kumaş tasarlarken beni çok etkiliyor. Şehrin, yaşamın zorluğu bir yana, üretimin de zorlukları var. Hayatta hiçbir şey kolay değil ki! İstanbul’un zorluğundan Birgi’ye gittiğimde kurtuluyorum. Orada olduğum zamanları seviyorum. Denge harika. Buranın hareketi ve oranın sakinliği arasında gidip geliyorum. Bir sakin, bir hareketli…
Kumaşlarının nasıl dokunduğu anlaşıldı. İstanbul – Birgi arasında mekik dokuyarak!
(gülüşmeler..)
Mağaza dekoratörü olduğum yıllarda Persan’da çalışırken kumaş için birçok fikir üretiyordum. Doğal kumaş üretsek, doğal kumaş tasarlasak diye… Keten ve ipek gibi doğal kumaşlar çok ilgimi çekiyordu. Böyle başladı. İpek hem pahalı hem de ipliğinin üretimi çok sınırlı ve zor. Buna rağmen Türkiye’de bitmek üzere olan ipekçiliğin bir tarafından tutmak istedim. Başladım seyahat etmeye ipek nerede yapılıyor? Türkiye’de neler yapılmış araştırdım.
Türkiye’de ipek ticaretinin merkezi Bursa Koza Han. Bursa, Antakya ve Ödemiş’te ipek üretimi var. Fakat zamanla Bursa fabrikalarında kitle üretimi gerçekleşmeye başladığından polyestere dönüldü. Çin’le rekabet edebilmek için… İpeğin yerini polyester aldı. Daha çok kız meslek okullarına yönelik organze üretimi yapıyorlardı.
Meslek okulları?
İpek organze demek daha doğru. Şeffaf bir ipek. Bu dokuma şeklinin adı.
Birgi’de küçük bir atölye var. İki tezgah sadece bana çalışıyor.
Birgi’de ipek böcekçiliği mi yapılıyor?
Geleneksel ipek böcekçiliğinin yapıldığı yerlerden biri imiş Birgi. Ama bugün sürüdürülebilir bir sektör değil. Çok az kişi yapıyor.
Ev tekstili. Perdeler, masa örtüleri, yastıklar, duvar panoları… Müşterilerimin özel istekleri de oluyor. Dolap kapakları, yatak başları, paravanlar gibi… Kaftan da yapıyorum.
Her ikisi de olabiliyor. Kumaşların kendi müşterilerini bulduğu da oluyor, müşterilerim için özel tasarladığım da! Tasarladığım ve dokutup bir kenara ayırdığım çok özel kumaşlarım var. Bir gün öyle bir projeyle buluşuyorki yerini buluyor. Renklerinin dizilişleri, saydam ışıltılı dokularıyla mekanın ruhunu oluşturuyorlar.
Güvercinlerini seviyorum. Duvar panosunda duruşları, renkleri harika… Ne zaman, nasıl kondurdun bu kuşları kumaşlarına?
Harikasın Dilek. Hah ha ha… İnsanın algıları çok değişken oluyor işte böyle. Bazen görmüyoruz. Bazen de öyle bir görüyoruz ki…
Röportajınızda dünyanın en popüler ipeğinin Brezilya ipeği olduğu yazıyor. Brezilya ipeği diye lanse edilen ipliğin büyük bir kısmının Brezilya’nın komşu ülkelerden ilhal ederek sattığını biliyor muydunuz? Biz Bursa’da ipek ipliği imalatı yapmaktayız.
24 yıllık meslek hayatımın son üç yılında kendi atölyemde çalışmaktayım. Dünyanın en kaliteli ipek ipliğinin Türkiye’de üretilmekte olduğunu söyleyebilirim. Fakat yanlış üretim politikaları maalesef bizim ipek ipliğini Çin’den, Özbekistan, Brezilya, Hindistan’dan ithal etmemize neden oluyor. Bursa Kozabirlik Flatur ipek çekim tesisi üretim yapmıyor. Çünkü yaş kozalar Özbekistan’a satılıyor. Bu fabrika, istihdam sağlayabilmek ve iç piyasanın ihtiyacını karşılamak için kuruldu. Ama şu an koza olmadığı için makinalar yatıyor, haziran ayını bekliyor. Türkiye’de ne yazıkki sanata ve sanatkara değer verilmiyor.