An ve Anlam 7 – Gülay sorar, Gün yazar. Her pazar…

1 63

 

Gülay:
Güzellik nedir?

Siz zaten güzelsiniz. Sizsiniz çünkü… 

–  İstersen birazdan toparlarız eşyaları.. kitaplar bende dursun..
–  Ben, kitabımdan ayrılmam…
–  Peki… Çantayı uzatır mısın?
– Teşekkür.. Fındık var biraz, iki tane de kuru kayısı kalmış. Seç birini.. Ne güzel değil mi, toplantı 
  sonrasında iyi geldi.
 – Oto…. otobüsle…… otobüsle mi …. gidiyorsun?
 – Hı?
…..
……
Bir ışık geçti yanıbaşlarından, biri bunu farketmedi bile, diğerinin ise tüm dikkati dağılıverdi…

Neden? Nasıl? Sorsan edebiyle sorulur mu, yanıtını hakkıyla verecek söz var mı? Öylesi bir yanıtı sözde aramak gerekli mi? Herşeyden önce, yanıt gerekli mi böylesi bir anı dile getirmeye… Yoksa, sadece, onu, o güzelliği, onu görenin gözlerindeki ışıkta, derinlikte mi aramalı? Kimbilir hangi beklentiye uzandı o varoluş, o duruş, o birden göze geliveriş… Bakıştan uzanıp gönüle dokunuveren, olası güzelliğinin farkında mı idi?
“The Ugly Duchess”, Quentin Matsys, 1513,
National Gallery, London
…..
…..
Recep yav, senin hatun çok çirkin yav!
Yapmayın be çocuklar, güzel kadın o. Çok güzel hem de…
Abi yav, valla, şimdi diyorlar da, haklılar abi yav, senin hatun, yani… valla çirkin. Abi, yapacak bi şi yok.. çok çirkin..
Çocuklar, lütfen! benden iyi mi bileceksiniz. Güzeldir benim hanım.
Abi, seni üzmek istemeyiz ama, abi, çirkin yav, valla çok çirkin…
 
Tamam, peki, yarın salı. Salı günleri dereye gider, çamaşıra. Sonra da yüzer biraz. Gelin, bakın, göreceksiniz güzel o. Yalan mı söyleyeceğim sizlere.
Giderler dereye ertesi gün, bakarlar duruma… Ellerinden geldiğince. Çirkindir kadın onların gözüne. Çağırmaz onların bakışlarını. Çağırsa, tutamaz kendi üzerinde. 
Recep abi derler, gel dedin geldik, gördük de… Ama abi, kusura bakma ama yapacak bi’şi yok, senin hanım güzel değil. Hiç değil…
Çocuklar, ona benim gözlerimle bakmalısınız. Benim için çok güzeldir o. Benim gözlerime, benim gönlüme güzeldir…
Altın çizgiler ve oranlarda uyum arıyoruz çoğu zaman. Bilelim ki güzellik unsuru varlığını, o her ne ise, kendisiyle karşılaşmış olanda buluyor ilkin. Ayrıca, kendisini taşıyanda varoluyor kimi zaman.
Her ne taşıyor iseniz, kişiliğiniz, yasama karşı duruşunuz, karşınızdaki, yanınızdaki biri ile alıp verdiğiniz ile varediyorsunuz güzelliğinizi. O, varlığından belki haberinizin bile olmadığı güzelliği…
Sizinle buluşan bakışlardaki, o bakışın ardındaki bilinç ve gönüldeki yıkımı sadece görüntünüz ile değil, bilinçli ya da çoğu zaman bilinçsiz verdiğiniz mesaj ile yapmaktasınız sonuçta… Güzellik ile değil… Anlam ile, duruş ile… 
Güzellik, o buluşma sonrasında, o ilk takip eden zaman içerisinde vermeye devam ettiğiniz diğer nice mesaj ile beslenecek ve anlamını, tanımını, sizinle, algılayıcınızın katkıları ile bulacak.
Siz siz olun, lafola değil, gerçekten kendiniz olun, giyinin güzelliklerinizi, taşıyın kendinizi. İçiniz, benliğiniz, kişiliğiniz boş değil, göstermelik dolu da değil, kendiniz ile dolu olsun, dolduğunca… Ne varsa onu taşıyın. Ve, iyi taşıyın, Hakkınca, kendinize güveniniz ile. Güzellik ile yormayın kendinizi. Siz zaten güzelsiniz. Sizsiniz çünkü. Tanımı yok henüz o güzelliğin. Bırakın işin o yönü, size bakan, sizi gören, algılayan her kim ise, onun katkılarıyla -da- tamamlansın, oluşsun.
Güzel değil mi? Birlikte yaratmış olacaksınız. Bugün güzellik, yarın belki birçok başka değer… İkinci adımı birlikte atmış olacaksınız…
Unutmayın, ilk adımı siz atıyorsunuz. Kendiniz olmak, yapmacık güzelliklerden kaçınmak ile…
Gün ARUN
1 yorum
  1. Mahmutun güncesi diyor

    Yav,ne güzel yazı da,kimse olduğu gibi davranmıyor ki!Hep yalan-dolan.Bazen o kadar bıktırıyor ki,biri ya da birileri yanınızda olmasın isityorsunuz.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.