Yaşa Savaş, Datça’nın taşlarını konuşturan adam..

0 342

Datça’ya gelip de Palamut Bükü ya da Ova Bükü sahillerindeki taşların güzelliğini fark etmeyen azdır. Herbiri bir başka form, bir başka renk, bir başka boyutta.. Çizgili, oval, yuvarlak, yassı, pembe, gri, yeşil, turkuvaz, ebruli, hatta puantiye.. En güzelini bulacağım derken benim gibi saatlerini, günlerini taşlara bakarak  geçirenleri tanıyorum.. Bir de o taşlardan resim yapan birini.. Yaşa Savaş..

Taş toplamak bayağı zamanınızı almış olmalı.. Çalışmalarınızda taşlar mı, konu mu sizi yönlendiriyor?
Datça yarımadasında toplam 52 koy var. Her fırsatta farklı koyları gezip taş topluyorum. Farklı taş türleri ve formları bulmak için çok zaman harcıyorum. Koca bir sahil, her yer taş dolu, ararken insanın gözü yoruluyor zaman zaman seçemez hale geliyor insan.



Farklı çalışmalarım var, kimilerinde taşın formu ön planda oluyor, o çalışma zaten taşı toplarken finalize oluyor kafamda. Formlu taşları bulunca sanki define bulmuş gibi hissediyorum. 

Sonunda eşi benzeri belki hiç olmayan bir esere dönüşüyor bu define. Kimilerini ise sıradan taşları boyayarak yapıyorum, bu çalışmalar benim ticari olarak baktığım el sanatı grubumu oluşturuyor.

Belli bir form ya da renk için takıldığınız taşlar var mı? Görsellerini bizimle paylaşır mısınız?
İki çalışmamı örnek olarak gösterebilirim. İlk eserimdeki kuş formu doğada aslında herşeyin var olduğuna bir kanıt. Bulup çıkartmak bana düştü.

Rüzgarlı bir tepede ağaca yaslanmış etekleri rüzgarla dolmuş bu kadın formunu  ise taşını daha gördüğüm ilk anda yerden almak için uzandığımda tamamlamıştım kafamda.
Datça öncesi ve sonrası yaşamınızın en mutlu kesitleri neydi?
Hep ürettiğim dönemlerdir en mutlu zamanlarım. İstanbul’daki iş hayatım ev tekstili sektörü için konsept markalar yaratmak ve koleksiyonlar hazırlamakla geçti.

İstemediğim ve keyif almadığım hiçbir şeyi yapmadım, rutin bir tempo ve masabaşı görevleri hiç seçimim ve tarzım olmadı. Hep bir hareket vardı hayatımda. Yurtiçi ve dışı seyahatler, dünyada olup biteni, geleneksel ve batılı bakış açılarını görme, yakalama ve kültürümüze uyarlama heyecanını sevdim hep. 

Geçmişi günümüzle sentezleyip geleceğe yeni miraslar bırakmayı hedefledim. Üretmek beni hep özgür ve mutlu kıldı. Üç güzel marka bıraktım ülkemize.


Neden Datça’da yaşamayı seçtiniz? Burada en sevdiğiniz ve en sevmediğiniz şeyler neler?

Ebeveynlerim yaklaşık 20 yıl önce emekli olup Datça Palamutbükü’ne yerleştiler. Yerim zaten hazırdı, sadece büyük şehir hayatından bunalacağım o  anı bekliyordum. Mükemmelliyetçi bir yapım var. Çok fazla detay da işin içine girince siz tahmin edin sonunu.. Ufak tefek sağlık sorunları başlayınca dinlenmek için kalktım geldim Palamutbükü’ne. Bağımlılık yaptı burası bir süre sonra.. Yazı ayrı güzel kışı ayrı güzel. Stres yok. En önemlisi, stresin çarpanları olan telaş, trafik, kalabalık yok. Evimin önü sahil, her sabah uyanıp denize bakmak bile beyni boşaltmaya yetiyor.. İnsanın ömrü uzuyor burada.

Palamutbükü’ne geleli iki sene oldu. Bu kış ikinci kışımı yaşayacağım burada. Sevmediğim tek şey çarpık yapılaşma diyebilirim. Babam 1976 senesinde gelip almış Palamutbükü’ndeki yerimizi.. o gün bugün hala imar sorunu mevcut. İnsanların artık tahammülü kalmamış beklemeye.  Cezası ne ise verip koca koca binalar dikiyorlar. Ne bir plan var, ne de bir estetik, bu beni üzüyor.
Taşlarla yaptığınız resimler için yaptığınız/yapacağınız son sergi çalışmanızdan bahseder misiniz?
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezunuyum. Sanat ve sanatçılarla içiçe dört sene okudum. Fakültenin her bölümünden çok değerli sanatçı arkadaşlarım oldu. Sanatla bizzat uğraşmayıp galericiliği seçen arkadaşlarım oldu. Çalışmalarımı takip eden ve sergi tekliflerinde bulunanlar da oldu. Düşünmüyor değilim açıkçası.. Ama sanırım daha zaman var kendimi hazır hissetmeye.
2014 senesinde başladım bu taş işine. 15 günlük yaz tatilimi ailemle geçirmek için gelmiştim Palamutbükü’ne. O yaz ürettiğim eserlerimi yanımda İstanbul’a götürdüm. İKSV ve İstanbul Modern’in tasarım dükkanlarında sergiledim. Hepsi kısa bir süre içinde sahiplerini buldu, Devamını bekliyorlar benden.

Çocuklarla atölye çalışmalarınız oluyor mu? İlginç fikirlerini bizimle paylaşmak ister misiniz?
Geçen yaz evimin bahçesine kocaman bir kütük masa yaptırdım. Amacım çocuklarla birlikte çalışmaktı. Gerçekten de son derece keyifli bir yaz geçirdim. Çocuk ziyaretçilerle 3’lü 4’lü grup çalışmaları yaptık. En sevdiğim şeylerden biri oldu çocuklarla çalışmak. inanılmaz hayal güçleri var, birlikte çalışırken ufku açılıyor insanın.

Sanat ve sanatçı tanımınız nedir?

Bence sanat, var olan bir şeyi farklı bir bakış açısıyla yeniden yorumlamak ve de olmayan bir şeyi yoktan var edebilmektir. 

Bunları yapabilmek için ise duygular, yetenek ve yaratıcılık giriyor işin içerisine. Tüm bunları barındıran insanları ben sanatçı olarak görüyorum. İster ressam olsun, ister aşçı, ister bahçıvan.

Beğendiğiniz sanatçılar kimler? Neden?
Zaha Hadid. Sıradışı, nefes kesici..

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.