Mahmut Suner: “Çoğumuz gökyüzüne bakıp hayallere dalarız. Ama kendi dünyamızda içi canlılarla dolu mavi bir dünya daha olduğunu unuturuz. “

3 77
Datça’da gün geçmiyor ki değerli bir insanla karşılaşmayayım.. Mahmut Suner ile tanışır tanışmaz röportaj önerdim tabii. Çok yakında “Bir Başka Datça” söyleşilerimin konuğu olarak bizlere bir saydam gösterisi yapacak. Haberiniz ola..
 
Mesleğiniz ve Datça’ya yerleşme hikayeniz nedir? 
Oxford ve Peterborough’daki eğitimlerimi takiben Türkiye’de ticarete başladım.
1984 yılında 1967’den beri faal olarak yaptığım hobimi daha ileri götürmek istedim. Bodrum’da Triton Dalış Okulu ve Turizm Şirketi’ni hayata geçirip yabancı dalgıç turistleri ülkeye getirmeye başladım. Ben meşaleyi yakmış oldum. Bizi takiben peşpeşe kıyılarımızda dalış okulları açılmaya başladı. -Bütün bu faaliyetlerden çıkardığım ders ise, hobin olan bir uğraşıyı asla ticarete çevirmemen gerektiğiydi..-
 
Bodrum Dalış Rehberi kitabımı bitirdikten sonra, Datça Belediyesi bu sualtı rehber kitaba ilgi duydu. O zamanki başkan Erol Karakullukçu Bey, “Tamam kitabı yap!” dedi ama  öyle hemen yapılacak bir iş değildi. Dalış noktalarının belirlenip oralara dalışlar yapıp harita oluşturmak ve fotoğrafları çekmek uzun bir süreç gerektiriyordu.
 

O sıralar Bodrum’da ikamet ediyorduk. “Hanım biz en iyisi taşınalım Datça’ya!” dedim. Aslında Karaköy’de feribottan indiğimizde ağzımız açık kalmıştı. Karadağ’ın o heybetli ve gizemli bakışı bizi kendine aşık etmişti bile..

 
Dünyanın ilk coğrafyacısı kabul edilen Amasyalı Strabon MÖ 20’li yıllarda Knidos’u ziyaret ettiğinde, gördüğü güzellikler karşısında “Tanrı uzun ve sağlıklı yaşatmak istediği kullarını Datça’ya gönderir.” Demiş ya.. dokuz sene sonra “Strabon haklıymış!” demekten başka bir şey söyleyemiyorum.
 
Fotoğraf çekmeye ne zaman, nasıl başladınız?
17 yaşlarımda başladım. İlk fotoğraf makinamla bir bilardo masa imalatçısına broşür için fotoğraflar çekmiştim. O işten aldığım elli lira beni ne kadar motive etmişti bilemezsiniz.. Şimdi düşünüyorum da fotoğraflar da öyle pek şahane şeyler değildi! O devirde paranın bir değeri vardı.. 

Sualtını görüntülemeye başlamanız nasıl oldu? Hangi zamana denk geliyor?
60’lı  yıllarda, elektrik sayaç kutusunun içine yerleştirdiğim Kodak Instamatic marka fotoğraf makinasıyla Caddebostan Türk Balıkadamlar Klübü’nde çok güzel siyah beyaz sualtı eğitim fotoğrafları çekmiştim. Sonraki günlerde kapalı çarşıda bir dükkanda hayallerimi süsleyen Nikonos sualtı fotoğraf makinasını 750 lira borç parayla aldım. Bu kamera dışına başka bir kap gerektirmeden 40-50 metrede fotoğraf çekebiliyordu. Geçenlerde bir arkadaş, benim çektiğim bir sualtı fotoğrafının Türkiye’nin ilk ödül almış sualtı fotoğrafı olduğunu bulmuş üniversite arşivlerinde..
 
Sualtı sizi neden bu kadar çok çekiyor?
Çoğumuz gökyüzüne bakıp hayallere dalarız. Ama kendi dünyamızda içi canlılarla dolu mavi bir dünya daha olduğunu unuturuz. Derinliklerinden hayat fışkıran su dünyasını keşfetmek aklımıza gelmez.
 
Dünyamızın yarıdan fazlasını okyanuslar kaplıyor. Okyanuslar yaşamın kaynağı;  Oksijeni, iklimleri, havayı, her şeyi onlar kontrol ediyor. Sağlıklı okyanuslar olmadan sağlıklı bir dünya da olmaz. Yerçekimi olmayan bir ortamda kendimi tam anlamıyla hür hissediyorum, bu hür olmak hissi havayla kısıtlı olsa bile..
 
Fikir sahibi olmak için sualtı fotoğraf ekipmanlarınızın çeşitleri, özellikleri, değerleri hakkında bilgi alabilir miyiz?

Büyük bir olasılıkla bu blogu takip eden herkesin bir akıllı telefonu vardır. Eğer telefonu sudan ve basınçtan koruyacak bir kap edinirseniz sualtında harika fotoğraf ve filmler çekebilirsiniz.

Sualtında fotoğraf çekebilmek için plastik veya aluminyum su geçirmez kaplar üretiyorlar. Bu kaplara genel olarak ‘Housing’ denir. Üzerindeki kontroller vasıtasıyla kabın içindeki her özelliği suyun altında ayarlayabilirsiniz. Tüketiciler için üretilen sualtı kapları birkaç yüz liradan başlar ve bir binek otomobil fiyatına kadar çıkabilir.



İş sadece fotoğraf makinesi ve su geçirmez kapla bitse iyi.. Sualtında renkleri ortaya çıkaracak flaşlar, küçük canlıları makro çekmeye yarayan mercekler, kollar, video ışıkları ve daha birçok aksesuar.. Büyük olasılıkla ev için yeni bir süpürge makinesi bekleyen eşinizle fena halde tartışmanıza yol açabilir..


Bütün bu aletlerle ne yapabileceğiniz de çok önemlidir. Ufacık bir Gopro ile sualtında harikalar yaratan arkadaşlar da var! Bunun dışında uygun fiyata, 11 metre derinliğe kadar su geçirmeyen Olympus TG-5 ile istenirse ilave bir sualtı kılıfıyla daha da derinlerde harika film ve video klipler çekmeniz mümkün!  
Dalış noktalarınızdan en çok etkilendiklerinizi aktarır mısınız?
Muhteşem Saros körfezinin canlıları ve Çanakkale batıklarından başlarsam, Ayvalık’ın kırmızı mercan dalları, Bodrum’un resifleri ve antik gemi kalıntıları, Datça’nın vahşi ve eşsiz sualtı yapısı, Kalkan ve Kaş yapay resifleri, kaplumbağa ve dalgıçlara alışmış orfoz balıkları, ülkemizin göl ve akarsularından etkilenmemek mümkün değil. Yurdumun her köşesi o kadar güzel ki saymakla bitmiyor.
 
Eğer Muğla sınırları içerisinde yaşıyorsanız Gökova Akyaka’daki kadın Azmak’ta sadece gözlük ve şnorkel kullanarak yapacağınız bir dalış sizi rüyalar alemine götürebilir. Yeri gelmişken bir tavsiyede bulunmak isterim. Datça’da yaşayanlar, mutlaka limanda bulunan dalış okullarından seçtikleriyle bir gün şnorkel yapmaya gitsinler. Harika bir gün olacağını şimdiden söyleyeyim!  

Sualtı fotoğraf serüveninizde en mutlu olduğunuz, en korktuğunuz, en pişman olduğunuz anlarınız hangileriydi?
Geçen günü kargo ile dijital fotoğraf makinam için gelen sualtı kabı beni çok mutlu etti. Paketi açarken çocuklar gibi şendim. En korktuğum an derin sularda bir batığın içinde yolumu bulamadığım andı. Bu tamamiyle benim kurallara uymamamdan kaynaklanmıştı. Denizleri çok sayarım ve onlardan korkarım. Çok şükür, bugüne kadar eğittiğim dalgıçlar da aynı felsefeyi benimsiyorlar.
 
Dalmak, kitabına göre yapılırsa inanın tenis sporundan daha az tehlikelidir. İlk Kızıldeniz dalış gezimi, Mısır’ın kuzeyinde Safaga’ya yapmıştık. Son gün teknik olarak dalmama bir mani olmamasına rağmen dalmadığım için hala üzülürüm. Belki köpekbalıkları ile ilgili bir şeyler söylememi bekliyor olabilirsiniz! Evet bizim sularda da varlar.. ama insanlar için tehlikeli değiller. Tost makinası çarpmasından ölenlerin sayısı çok daha fazladır! Dalma sporuna 14 yaşında başlanır ve kişi kendini iyi hissettiği müddetçe dalış yapabilir.
 
Başarılı bir sualtı fotoğrafında olması gerekenler nelerdir?

İyi bir sualtı fotoğrafçısı olabilmek için ilkin iyi bir fotoğrafçı olmak önemlidir. Dalış bilmek daha sonraki iştir. Güzel ve farklı fotoğraf peşinde koşanlara söyleyeceklerim, kamerayla olan tutkularının peşinden gidip hata yapmaktan korkmamaları.. Kamerayla hayal kurarken düşüncelerindeki kareyi oluşturabilirler. Ama bunun için, sanatın her şeklini ve ışığı iyi anlamaları gerekiyor. Herkes hayatın ne kadar muhteşem olduğunu düşünür. Ben de öyle olduğunu tahmin ediyorum. Resim yapmak iyi bir deliliktir, kendinizi tatmin edersiniz. Bu işin en iyi yanı ise sizinle aynı merak ve tutkuyu paylaşan bir hayat arkadaşınızla birlikte yapılabiliyor olmanızdır. Ayrıca, paylaşmak, eğitmek ve desteklemek de diğer güzel yanları.. Deklanşöre basmaktan korkmayın. Harcamaya korktuğumuz filmli günler geride kaldı…


İstanbul’u ve Datça’yı 5 duyunuzla tasvir etmenizi istesem?

İstanbul bir beton yığını iken Datça yemyeşil. Şimdilik üzerleri boş tepeler gözlerimize bayram ettiriyor. Bol oksijenli mis kokulu bir hava, organik sebzeler, “dokun dokunabildiğin” kadar doğa.. Kısacası Datça’da beş duyumuz da tam kapasite çalışıyor.

Hayal projeniz nedir? Sponsorunuz var mı?
“Hayali” demesek daha doğru olur. Son kitabım “Denizin Tuzu” piyasaya çıktıktan kısa bir süre sonra, çocuklar için hayal ettiğim bir projeyi gerçekleştirebildim. Ama henüz planladığım hedefe ulaşmış değilim. 51 yıldır denizlerin üstünde ve altında geçirdiğim hayatımda onca çalışma sonrası biriken bilgilerin yetişkinler arasında kaybolup gittiğine şahit oldum. Yetişkinlerin o kadar çok problemi var ki, üzerinde yaşadıkları yerkürenin üçte ikisini oluşturan suların problemlerini görecek halleri yok.

 

“Su Dünyası” uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir projeydi. Bu interaktif online dergiyi çocuklar için tasarladım. Sualtı fotoğrafları, saydam gösterileri, videolar, resim ve müziğin yer aldığı elektronik bir dergi. İlk sayımızın kapağında yunus sürüleri ve onların konuşmaları yer alıyor. Dergi yunusların sesleriyle açılıyor.. Amacımız, gençlere denizleri sevdirirken, denizlerimizin yaşam için ne kadar önemli olduğunu da anlatabilmek.
 
Sponsor, bugünlerde zihnimdeki en korkunç kelime diyebilirim. Şahsen çocuklar konu olunca insanların projeyle ilgileneceğini düşünürdüm!

Kadir Has Üniversitesi ve Müzesi’nden Ahu Has Hanımefendi çok ilgilendi. Bodrum Deniz Ticaret Odası, Rahmi Koç Müzesi ve Datça Kaymakamımız projeyi çok beğendiler. Geçen hafta 200 öğretmenimize proje ile ilgili bir de sunum yaptım. Yıllar sonra tahtaya kalkmış gibi hissettim kendimi. İnşallah çabalarım olumlu neticelenir ve Su Dünyası yayına açılabilir.


Bu konularda, bilgi almak veya projede çalışmak isteyenler bana mail adresimden ulaşabilirler: sunerscuba@gmail.com 


Mahmut Suner, 1948 yılında İstanbul’da doğmuş, dalış serüvenlerine çocukluk yıllarında Marmara Denizi’nde başlamıştır. İngiltere’deki eğitimini takiben vatani görevini Çubuklu Dalgıç Okulu ve Belçika Nato Mons Karargahı’nda tamamlamıştır.

Karayip’lerde 1700’lü yıllarda batmış olan İspanyol hazine kalyonları araştırmalarına hazine avcısı Jack Haskins ve sualtı arkeoloğu D.Matthewson ile katılmıştır. Kanada Göller Bölgesi Georgian Körfezi’nde Tobermory batık araştırmaları ve buz dalışları yapmıştır. Ege ve Akdeniz derinliklerinde de Nautical Archaelogy (INA) üyeleri George Bass ve D.Frey ile sualtı arkeolojisi kazılarında bulunmuştur.


Türkiye’de ilk dalış okulu olan Triton Dalış Okulu’nu Bodrum’da hayata geçiren Suner, sualtı turizminin de öncülerindendir.
1915 Çanakkale savaşlarını ve bu savaşta batan gemileri konu alan belgeseli “Derinlerde Unutulan Savaş” TRT1’de yayınlanmış, İngilizce sürümü başka ülkelere de satılmıştır. Diğer belgesel filmleri Derin Sırlar, Tobermory Batıkları, Sev Ama Unutma’dır.


Datça’da yaşamını sürdüren Suner’in yayınlanmış bazı kitapları, Denizin Tuzu (2016), Çanakkale Deniz Savaşı 100. Yıl (2015), Derinlerin Sırrı (2014), Sessiz Deniz (2012)’dir.




3 Yorumlar
  1. istanbul diyor

    Çok güzel bir yazı. Keyifle okudum. Teşekkürler.

  2. Mustafa Madenli diyor

    Basarilar diliyorum.

  3. ugur.cinar diyor

    Keyifli bir söyleşi, gençler su dünyası ile tanışmalı.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.