Sınır ve Ötesi Fotoğraf Sergisi toplumsal belleğimize acı belgeler ekliyor..

0 111

Geçen yaz Bodrum Marina’ya düşmüştü yolum.. Bir kaldırımda ağaçlar altında çocuklaına sarılmış yutkunan mülteciler, diğer kaldırımda restoranlarda yemek yiyen tatilciler… Aynı karedeki bu görüntü yüreğimi dağlamıştı.

Bu sergi haberini yayınlarken düşündüm yine..

Ankara’da Galeri Çankaya’da 15 Aralık’a kadar açık kalacak sergi hakkında fotoğraf sanatçılarından gelen yazı şöyle:

“Göçmen”, “Mülteci”, “Muhacır”..

Bunlar, bir nedenle yerinden-yurdundan edilme sürecinde insanlara verilen acı yüklü sıfatlar.

Bu olgu, tek bir anı ya da sınırlı bir zamanı içermez. Hem maruz kalan insanlar üzerinde, hem de geride bıraktıklarında yıllarca, bazen ömür boyu etkisi olan bir süreçtir. Bu süreçte sorunlar sürekli hem biçim değiştirir hem de nitelik. Acılar, genellikle, bir sonraki neslin de sırtına yapışır, yamanır.

Coğrafyamız, ülkemiz ve insanları, yıllar boyunca bu acıların çeşitli biçimlerine tanıklık etti ve ediyor.

Yaşamımızdaki masum sınırları değiştirme, farklılaştırma çabaları bile bizi hep zorlamıştır, üzmüştür. Oysa; ilkokul dönemlerimizden beri sınıflarımızda, bir kenarda rulo duran haritalardan birisi ve en ağır olanı ise “siyasi haritalar”dır. İklim haritalarının, dağ-bayır-deniz haritalarının üstüne insan eliyle ve kalın çizgilerle çizilmiş olan bu sınırları değiştirme çabası ise; savaş, kan, acı ve göç demektir.

Göç sürecinin en acılı mağdurları olan kadınlar ve çocuklara ilişkin hepimizin belleğinde, bazen bir kenarda, bazen de kocaman önümüzde; görseller, anılar vardır.

Fotoğraflar; belleğimizin bir kenarında kalmış anıların, duyguların yinelenmesinde, çağrıştırılmasında tetikleyici olur. Veya, yeni görsellerlerle, yeni yaklaşımlar sağlamasına, bazen de unutulmamasına, saklanmasına, toplumsal belleğin oluşmasına aracılık eder.

Bizler; objektiflerimizi tanık edebildiğimiz ölçüde bu göçerlik sürecinin küçük bir bölümünde fotoğraf çektik, süreç devam ettikçe, çekmeye de devam edeceğiz. Çekimlerimiz; istediğimiz gibi, sistematik bir yönteme dayalı olamadı maalesef. Rastlantısal, anlık, belirleyebildik fotoğraf çekeceğimiz yerleri.

Savaşların olmadığı, bu acılı, sancılı süreçlerin bittiği, ne gözlerimize ne de objektiflerimize bu görüntülerin bir daha girmediği, herkes için gerçek bir barıştır umudumuz, dileğimiz.

Ömer Zafer Göktürk – Ankara
Handan Güler – Ankara
Serhat Saraydar – Ankara
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.