Didem Yağcı, varlık ve özün anlamını gerek kişisel yol haritası ile gerekse çevresel işaretleri gözlemleyerek arayan, araştıran bir birey ve sanatçı olarak madde ve mana dünyası arasındaki farka vurgu yapmayı seviyor..
“Hiçlik” 107x163cm. Karışık Teknik (Kağıt kesim Burda patronları üzerine keçe ve mürekkep) |
Didem Yağcı, 17 Mayıs – 9 Haziran 2016 tarihleri arasında İstanbul Galeri İlayda’da gerçekleştirilen “Self Connection/ İçsel Temas” isimli sergisindeki yapıtlarında insana ait duygu deneyimlerinin birey -özellikle “kadın”- üzerindeki dramatik etkileşimlerini betimliyor.
Didem Yağcı, Şems-i Tebrizi’nin “Ne yöne gidersen git, çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün. Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.” sözünden yola çıkarak, kişinin (kadın) kendi içine yaptığı seyahate dikkat çekiyor.
“Self Connection – İçsel Temas” sergisinde yer alan eserler, bireyin kendi iç dünyası ile iletişimi; varlığını sorgulaması, hayal kurması, iç dünyasında gözlem yapması, ihtiyaçlarının, değerlerinin, tutum, davranış ve yeteneklerinin farkına varması ve zihninde beliren sorulara cevaplar araması üzerinde kurguladığım işlerden oluşuyor.. Kendi içine yolculuk eden, “öz”üyle bağlantı yaşayan kişinin (kadının) varlık ve kâinatı kendi hakikatlerine uygun olarak değerlendireceği bir farkındalığın gerçekleştiği, kişinin tekamül sürecine göndermeler yapıyor.
142x107cm, Karışık Teknik (Nota kağıtları üzerine keçe ve mürekkep) |
Beslendiğiniz değerler, olaylar, duygular hakkında bilgi verebilir misiniz?
Başka bir deyişle, insanın diğer canlı ve cansız nesneler arasındaki farkı; düşünceleri, duyguları, bilinci, korkuları, endişeleri, içgüdüleri ve istekleri olmasıdır. Ben çalışmalarımda insanın deneyimlediği bu insana özgü, çeşitlenmiş duygu hallerini kendime ait özgün bir teknik ile katmanlar hainde keçe ve kumaşlar, eski kitap sayfaları, notalar, akrilik boya ve mürekkep ile malzeme ve form çeşitliğine dayandırarak özgün bir teknik ile vermeye çalışıyorum. Çalışmalarımda, ayrıca izleyiciyi metaforik özne olarak konumlandırıp, varlığımızın evrensel gerçekliğini vurgulamak için kavramsal bir bakış açısı sunmayı da tercih ediyorum.. Kompozisyondaki öznenin duygu halini, tuvale ya da eski basım kitapların yapraklarına yapıştırılmış farklı desen ve dokuda kumaş ve keçelerle figüratif olarak aktarırken, nesneler dünyasındaki çevresel objeleri ise akrilik boya ve mürekkep ile betimliyorum.
127x100cm. Karışık Teknik (Kağıt kesim kitap sayfaları üzerine mürekkep ve keçe) |
Çalışmalarınızın zaman içindeki gelişim ve değişimini kendi gözünüzle değerlendirmenizi rica etsem..
Aslında işlerimin erken dönem ve şu an itibariyle incelendiğinde kendi özüne sahip çıkarak devinim gösteren, Türk geleneksel sanatlarını da içine katarak pozitif anlamda ilerlediğini, olgunlaştığını söyleyebiliriz.
Bu şekilde daha önceki kağıt işlerin yeni geliştirdiğim bana ait farklı bir yöntem ile daha renklendiğini, anlatım dili, teknik ve görsellik anlamında daha da etkinleştiğini görebilirsiniz.
Sanatçı ise zeka ve sezgi olarak toplumdan farklılaşan bir algıya sahip kişidir. Duyulmayanı duyabilen, görülmeyeni görendir. Yani, sanatçı, herkesin duyduğunu, gördüğünü, hissettiğini, düşündüğünü; farklı şekilde duyan, farklı şekilde gören, hisseden, farklı bir şekilde düşünen, yorumlayan ve yansıtan kişidir.
130x86cm. Karışık teknik (Kağıt kesim Burda kalıpları üzerine mürekkep ve keçe) |
Takip ettiğiniz ve sevdiğiniz sanatçılar kimler?
Mutluluk – sanat ilişkisi size göre nedir?
Biz bir nesneyi bizi kendisiyle ilgili içine çektiğinde güzel buluruz.
Bir başka deyişle, izleyici için söz konusu özellik kişiye zevk verdiğinde güzeldir. Bu beynin görsel, hafıza, duygu ve zevk alma kısımlarını etkin hâle getiren sanat için mutluluk vaadi olarak adlandırılır. Bana göre sanat deneyimi için vazgeçilmez bir yere sahiptir.
Toplum – sanat ilişkisi hakkında neler söylemek istersiniz?
İnsanın bilincini belirleyen onun toplumsal varlığı olduğundan estetik yansıtmanın konusu da her zaman insandır. Bana göre, sanat fenomenine katılan, onun oluşmasına yardım eden insan, toplumsal bir varlık olduğuna göre onun ürettiği sanat yapıtı da toplumsal bir üründür.
Keza, sanatın estetik özünü toplumsal olaylar, insanların toplumla olan çok yönlü ilişkileri oluşturur. Sanatçı, değişen toplumla birlikte, değişen kültür, değişen inançlar ile ya bu değişime ayak uydurur, benimser şekilde, ya da başkaldırım şeklinde bir sanat yapıtı ortaya koyar. Başka bir deyişle, her dönemin kendi toplumsal gereksinmeleri ve bakış açıları doğrultusunda sanat ortaya çıkar ve bu ölçütlere göre değerlendirilir.
Didem Yağcı,”Renée”ile.. 170x135cm. Karışık Teknik (Kanvas üzerine kumaş katmanları, keçe ve mürekkep) |
İstanbul’u beş duyunuzla nasıl hissettiğinizi anlatır mısınız?
fantastik